Piyasalar

Türk İstihbaratı, darbe öncesi Pakistan’da kimlerle temas kurdu?

Punto:

Ben diyeyim 10 gün önce siz deyin 15, önce MİT'e tahsisli, personel ve kargosunda teçhizat  yüklü “TT 4010” kuyruk tescil numaralı Challenger tipi jet'in Pakistan hava sahasında süzülerek Islamabad International Airport'a inmesinden bir saat sonra yine MİT'e tahsisli  SIGINT/IMINT özellikleri ile donatılmış  “Bombardier Challenger 600 Uçağı” iniş yaptı.

İslamabat Türk Büyükelçiliği Müsteşarı, “Uluslararası önemde VİP konuk” taşıyan uçağa giderek, MİT Başkanı Dr. Hakan Fidan'ı karşıladı.

Uçakta mevcut SIGINT/IMINT unsurlar çalıştırılarak hazırlanan güvenli ortamda Büyükelçilik Müsteşarı, Pakistan’da yaşanan son gelişmeler, siyasi aktörler ve kurumların rejim bunalımındaki pozisyonları hakkında bilgilendirdi.

Uçağın bir sonraki ziyaretçisi, Pakistan Ordusunun Komutanı General Kamar Cavid Bajva'nın bilgisi dahilinde Servisler Arası İstihbarat (ISI) Şefi Korgeneral Nadeem Ahmed Anjum'du. MİT Başkanı Dr. Hakan FidanNedim Ahmed'den önce ISI direktörlüğü yapan Korgeneral Naveed Muhtar, onun yerine atanan Korgeneral Seyyid Asım Münir Ahmed Şah ve onun yerine atanan Korgeneral Faiz Hameed ile birlikte çalışmıştı.

Nadeem Ahmed Anjum, MİT Başkanı Dr. Hakan Fidan'aGeneral Kamar Cavid Bajva'nın selamlarını iletti. İkilinin ne görüştüğünü bir Allah, bir kendileri, bir de kurum kayıtları biliyor.

MİT Başkanının Pakistan temasları sırasında Başbakan İmren Han ile görüştüğü ve yaşanabilecek gelişmeler konusunda bilgi paylaşımında bulunduğu iddia ediliyor.

Hatırlarsanız bir önceki yazımı; “Türkiye, İmran Han ile Şehbaz Şerif arasında yaşanan siyasi çekişmede nötr görüntü verdi. Bu süreç bizdeki 28 Şubat post-modern darbe girişimine benziyor. Bence Türkiye, kendisi gibi küresel kuşatma altındaki Pakistanlı yetkililere deneyimlerini aktararak, derin bir nefes almasına zaman kazandırdı. Türkiye, kendi güvenlik politikası açısından Asya'nın kalbinde tereyağından kıl çeker gibi bir iş gerçekleştirdi. Fazlası devreleri yakar. Ne demişler, fikir zikir, şükür!” sözleri ile bitirmiştim.

Yukarıdaki ek bilgi paylaşımından sonra, sanıyorum zihninizde taşlar yerine oturmuştur.

Türkiye, Pakistan konusunda bu müdahil olabilme hakkını nereden buluyor?

Türkiye, Pakistan’ın dış politikasında, özellikle güvenlik ve savunma işbirliğinde uzun süredir önemli bir rol oynamaya başladı. Ancak TürkiyePakistan için bir savunma partnerinden daha fazlası.

Çünkü hem Pakistan hem de Türkiye, uluslararası terörizm ile mücadelede etkin ülkeler. Pakistan ve Türkiye, ortak askeri tatbikatlar gerçekleştiriyor ve istihbarat bilgiler konusunda işbirliği yapıyor.

Henüz üzerinde anlaşmaya varılmamasına rağmen, Pakistanlı ve Türk savunma ve hükümet yetkilileri Pakistan’da savaş uçakları ve füzeler üretme konusunda üst düzey görüşmeler yapıyor.

Pakistan, 2018 yılında Karaçi Tersanesi’nde inşa edilen en büyük savaş gemisini inşa etmek için bir Türk savunma şirketi ile işbirliği yaptı.

Özellikle, Pakistan Savunma Bakanı ile Türkiye Ordusu arasında gerçekleştirilen Aralık 2020 Türkiye-Pakistan Yüksek Düzeyli Diyalog Grubu toplantısının ardından Türkiye bir nükleer silah programını izleme ve geliştirme konusunda Pakistan’dandestek istemişti.

Silah üretimine ek olarak, her iki ülke ayrıca teknoloji konusunda da işbirliği yapıyor. Türk Havacılık ve Uzay Sanayii, Pakistan Ulusal Bilim ve Teknoloji Üniversitesi’nde siber güvenlik, drone gözetimi ve radar teknolojisine odaklanacak bir araştırma ve geliştirme bölümü oluşturdu.

Pakistan ve Türkiye sık sık birbirlerinin toprak anlaşmazlıklarını da desteklediler.

Örneğin; PakistanErmenistan’ı egemen bir devlet olarak tanımayan dünyadaki yegane ülkelerden biridir.

Pakistan, ayrıca Türkiye’nin müttefiki Azerbaycan’ın tartışmalı Dağlık Karabağtopraklarındaki iddialarını da kabul ediyor. Nitekim Ocak 2021’de Pakistan, Türkiye ve Azerbaycan dışişleri bakanları sırasıyla Keşmir, Kıbrıs ve Dağlık Karabağ’a yönelik iddialarını desteklemek için görüşmelerde bulundular ve ortak bir bildiri yayınladılar.

Türkiye ve Pakistan arasında istihbarat paylaşımını kolaylaştırabilme adına güvenlik ve istihbarat servislerinin görev alanlarına göre koordinasyona uyumlu hale getirilmesi hususunda önemli adımlar atıldı.

Hangi birimlerin istihbaratın entegrasyonu sürecinde birlikte çalışacakları belirlenmesinin ardından Pakistan istihbarat faaliyetleri; ISI (Inter Services Intelligence), Askerî İstihbarat, Pakistan İstihbarat Bürosu ve Federal İstihbarat Teşkilatı olarak ayrı kademelerde, Türk istihbarat faaliyetleri ise; Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT), Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Daire Başkanlığı, Jandarma İstihbarat Teşkilatı, Genel Kurmay İstihbarat Başkanlığı altında yürütülüyor.

Ankara - İslamabat Hattı…

Dostlukları uzun yıllara dayanan Türkiye ve Pakistan arasında terör ve bölgedeki diğer sorunlarla mücadele ile güvenlik konularındaki iş birliği askeri alandaki eğitimlerle artarak devam ediyor.

İki ülke arasındaki askeri eğitim iş birliği faaliyetleri, "Pakistan ve Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) Eğitim Müesseselerinde Eğitim Görecek Pakistan ve Türk Askeri Personelinin Statülerinin Tayinine İlişkin Anlaşma" ile "Askeri Alanda Eğitim, Teknik ve Bilimsel İş Birliği Anlaşması"na göre yürütülüyor.

Bugüne kadar bin 494 Pakistan askeri personel, Türkiye'de eğitim aldı. TSK Barış İçin Ortaklık Eğitim Merkezi'nde (BİOEM) 116, Terörizmle Mücadele Mükemmeliyet Merkezi'nde (TMMM) ise 138 askeri personel çeşitli kurs ve eğitimlere katıldı. Harp Akademileri Komutanlığında 3, Kara Harp Okulunda ise 2 personelin eğitimi sürüyor. Hava kuvvetleri personeli askeri mübadele faaliyetleri kapsamında, bugüne kadar 51 Pakistanlı mübadele personeli Türkiye'de görev yaptı. Halen 5 Pakistanlı mübadele personeli Türkiye'de görev yapıyor.

Pakistan'da bugüne kadar 125 Türk askeri personel, Pakistan Harp Akademileri ve Pakistan Milli Savunma Akademisinde gerçekleştirilen çeşitli kurs ve eğitimlere katıldı. Pakistan Ulusal Savunma Koleji'nde, Kara Kuvvetleri Komutanlığı mensubu bir subayın eğitimi devam ediyor. Hava kuvvetleri personeli mübadele faaliyetleri kapsamında, 47 Türk mübadele personeli Pakistan'da görev aldı. Bir uçak bakım subayı bu ülkede görevini sürdürüyor.

İşbirliği yeni sayılmaz!..

1967'de, Pakistan'ın ABD üretimi PNS Gazi isimli denizaltısının güncelleme ve geliştirilmesi Gölcük Tersane Komutanlığı'nda yapıldı. 1988'de iki ülke arasında oluşturulan Pakistan-Türkiye Askeri İstişare Grubu, 2000'lerin başında ilişkilerin daha da derinleşmesiyle "Yüksek Düzeyli Askeri Diyalog Grubu" adını aldı.

2000'de de iki ülke arasında askeri eğitim değişim programı başlatıldı. 20 yıl içinde sadece bu program kapsamında 1500'den fazla Pakistanlı subay Türkiye'de askeri eğitim aldı. 1999'daki darbeyle yönetime gelen Pakistan Cumhurbaşkanı Pervez Müşerref henüz 6 yaşındayken, diplomat olan babasının Türkiye'degörevlendirilmesiyle birlikte Türkiye'ye taşınmış; 7 yıl yaşadığı ülkede Türkçe de öğrenmişti. 2008'deki seçimlere kadar ülkeyi yöneten Müşerref döneminde Türkiye'de de AK Parti iktidara gelmişti.

2012'de Türk Havacılık Uzay Sanayi (TAI), insansız hava aracı geliştirme ve üretme üzerine çalışmaya başlamıştı. Bu üretim için gerekli olan kritik parçalar, 2013'te Pakistan Havacılık Tesisi tarafından üretilip ve Türkiye'ye teslim edildi.

2016'ya gelindiğinde Karaçi'deki askeri yük gemilerinin geliştirme ve güncellemesi, Türkiye'nin ülkeye gönderdiği ekiple yakın işbirliği halinde yapılıyordu.

Yine 2016'da bu kez Pakistan'ın denizaltılarının modernize edilmesi ihalesini Türk Savunma Teknolojileri Mühendislik AŞ (STM) kazandı. Anlaşma kapsamında denizaltılardaki Fransız sistemleri tamamen HAVELSAN'ın ürettiği yazılımla değiştirildi; KAŞİF isimli coğrafi bilgi sistemleri yazılımı yüklendi.

HAVELSAN'ın bu ürünlerini kullanan ilk yabancı ülke de böylece Pakistan oldu. STM, buna ek olarak Karaçi'de üretilen 17 bin tonluk donanma tankerinin tasarımını da yaptı. Üretimi de Türklerle ortak çalışan bir ekip tarafından yapıldı. 2018'de teslim edilen bu gemi, bugüne kadar Pakistan donanmasının envanterine giren en büyük askeri gemi.

Pakistan Hükümet değişikliğinin arka planı

Aslında işin sırrı, Pakistan Ordusunun Komutanı General Kamar Cavid Bajva'nın cebinde. Çünkü ordu, ülkenin 1947'de Hindistan'dan ayrılıp, bağımsızlığını kazanmasından bu yana adeta çözümün ve içindeki sözleşmenin sahibidir. Hükümetlere siyasi örtü açan da ortaya koyan da odur. Bunun dışındakiler genel çerçevede sadece ayrıntıdır!

Pakistan ordu sözcüsünün, ordu ile halk arasında çatlak oluşturma çabalarının ulusal çıkarlara aykırı olduğunu belirterek halktan ve siyasi partilerden orduyu politikanın içerisine çekmemelerini istemesi, ordunun siyasetle bir işinin olmadığını vurgulaması  aslında bu ayrıntıya dahil.

Ordu sözcüsü, eski Başbakan  İmren Han'ın ülkedeki siyasi krizle ilgili ordunun aracı olmasını istediğini anımsatarak, Kara Kuvvetleri Komutanı Bacva ve Servisler Arası İstihbarat (ISI) Başkanı Korgeneral Nadim Ahmed Anjum'un,  Han'ın daveti üzerine konutuna gittiklerini ve orada siyasi krizin çözümüyle ilgili görüştüklerini söyledi.İşte bu görüşme, MİT Başkanı Dr. Hakan Fidan'ın, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın talimatları doğrultusunda gerçekleştirdiği Pakistan temasları sonrasında vuku buldu.

Nadim Ahmed Anjum', 20 Kasım 2021'den beri ISI Genel Direktörü olarak görev yapıyor. Servisler Arası İstihbarat (ISI) Şefi Korgeneral Nadeem Ahmed Anjum, 1995'ten bu yana Ekim ayı boyunca bu ofisin sorumluluğunu üstlenen dokuzuncu Pakistanlı istihbarat şefi olurken, selefi Korgeneral Faiz Hameed, 17 Haziran 2019 ile 6 Ekim 2021 tarihleri ​​arasında 845 gün boyunca ülkenin önde gelen istihbarat teşkilatına başkanlık ettikten sonra Peşaver'in 25. Kolordu Komutanı olarak atandı.

Türkiye, Pakistan’ın İngiliz kucağına düşmesine  seyirci kaldı çünkü…

1947 yılında Hindistan, İngiltere'den bağımsızlığını kazandı. Aynı yıl Hindistan'danayrılan çoğunluğu Müslüman nüfus, Pakistan'ı kurdu. Bağımsız Pakistan, para birimi olarak Rupe'yi açıkladığında, ilk aşamada parayı basarak genç başkent İslamabad'a gönderen ülke Türkiye oldu.

1954 yılında Pakistan ve Türkiye arasında imzalanan "Dostluk ve İşbirliği Anlaşması" sadece iki ülkenin ilişkilerinin gelişmesine yol açmakla kalmadı. SoğukSavaş şartlarında Sovyetler Birliği'nin bölgedeki etkisini kırmak için İngiltereöncülüğünde oluşturulan Bağdat Paktı'nın da ilk adımı oldu.

Neden Türkiye, İngiltere'nin peşine takıldı?

2. Dünya Savaşı'nda Almanya ile göreceli bir şekilde hareket eden TürkiyeAlmanya'nın savaşı kaybettiği anlaşılınca göstermelik bir savaş ilan ederek müttefiklerin hışmından emin olmak istemişti. Bu nedenle müttefiklerin tekerine çomak sokacak eylemlilikten uzak durmayı, milli çıkarlar açısından tercih etmişti.Pakistan İstihbaratını İngilizler kurdu!.Bir zamanlar eski Başbakan Yusuf Rıza Gilani tarafından "devlet içinde devlet" olarak adlandırılan ISI  Başkanı, nükleer silahlı Güney Asya ülkesinde askeri şeften sonra en güçlü kişi olarak kabul ediliyor. ISI nasıl kurulmuştu?

Araştırmalar, General Robert Cawthome'un, Pakistan Deniz Kuvvetleri Komutanı Syed Muhammad Ahsan ile birlikte ISI'nin temel ilkelerini ortaya koyduğunu gösteriyor. O zaman, Syed Muhammed Ahsan, Deniz İstihbarat Direktör Yardımcısı olarak görev yapıyordu. Genelkurmay başkan yardımcısı olan Avustralya doğumlu İngiliz Ordusu subayı Tümgeneral R. Cawthome'un  girşimleri sonucunda  faaliyete geçirilen ISI'nin kuruluş tarihi 1948 yılına  uzanıyor.

1948'de bir İngiliz ordusu subayı olan Tümgeneral William Cawthorne tarafından kurulan ISI, 1980'lerde CIA'in Afganistan'daki Sovyet güçleriyle savaşan mücahit isyancılara milyarlarca dolarlık yardımı emanet etmesiyle balonu patlattı. Dörtte üçü diğer birimlerden geçici olarak ordu subaylarına hizmet eden 10.000 çalışanı olduğu düşünülüyor. Geri kalanlar ise siviller ve emekli subaylardan oluşuyor.

Pakistan'ın önde gelen istihbarat servisi olan  Inter- Services Intelligence'ın başkanıdır ve Pakistan Hükümetine kritik ulusal güvenlik ve istihbarat değerlendirmesi sağlamaktan operasyonel olarak sorumludur . 

Görünürde Albay Shahid Hamid (17 Eylül 1910 - 12 Mart 1993) , ISI fikrini tasarlamıştı. Ancak gerçek yukarıda anlatığım gibi. Albay Shahid Hamid, Bombay doğumlu İngiliz romancı Salman Rushdie'nin amcasıydı.

Salman Rüştü kimdi? Hani şu meşhur "Şeytan Ayetleri" kitabının yazarı. İran'ın dini lideri HumeyniSalman Rüştü hakkında öldürülebilir fetvası yayınlamıştı. Ayrıca BBC Televizyonu ve BBC Radyosu  haber spikeri İngiliz gazeteci Mishal Husain'in dedesidir .

Albay Shahid Hamid; Hindistan Ordusu'nun son İngiliz Komutanı Mareşal Sir Claude'un özel sekreteriydi. Pakistan kurulduğunda, İngilizlerin yönlendirmesi ile  Pakistan Ordusuna katılmayı seçmişti.

1948'de Yarbay olarak Karaçi'deki küçük bir bürodan Servisler Arası İstihbarat'ı kurdu. 1951'de 41 yaşında Pakistan ordusunun en genç generali oldu. 1947-48 Hint-Pakistan Savaşı'nın ardından İngiliz subayı Tümgeneral Robert Cawthorne, yeni kurulan Pakistan'ın üst istihbarat örgütünün temelini attı.

Pakistan'ın Servisler Arası İstihbarat (ISI), yıllarca az gelişmiş ve belirsiz bir teşkilat olarak kaldı. Afganistan'daki Sovyet savaşı sırasında,  1979'da örgütün artan önemi  hissedildi.

Robert Bill Cawthome Avustralya'da doğdu ve İngiliz; Hindistan'daki İngiliz Hint Ordusunda tümgeneral oldu. Pakistan ve Hindistan'ın bağımsızlığından sonra Pakistan'a taşındı ve yeni kurulan Pakistan ordusuna katıldı. Pakistan Ordusu Sinyaller Birliği'ni kurdu ve orduda Genelkurmay Başkan Yardımcısı olarak görev yaptı. Cawthome, Pakistan Ordusu, Hava Kuvvetleri, Deniz Kuvvetleri, İstihbarat Bürosu ve Askeri İstihbarat arasındaki istihbarat toplamadaki zayıflıkları ortaya çıkaran 1947-1948 Hint-Pakistan Savaşı'ndan sonra 1948'de Syed Shahid Hamid ve diğerleriyle birlikte Servisler Arası İstihbarat'ı kurdu.

1950'de Syed Shahid Hamid'in ardından Servisler Arası İstihbarat Genel Müdürü oldu. Inter Services Intelligence'ın (ISI) en uzun süredir görev yapan Genel Müdürüydü. 1959'da yerine Riaz Hussain geçti. Emekli olduktan sonra CawthomeBirleşik Krallık'a geri döndü ve ölümüne kadar orada yaşadı.

İlk ISI binası, Karaçi'de Abdullah Haroon Yolu (Eski Victoria Caddesi) ve Hidayatullah Yolu'nun birleştiği yerde bulunuyordu.

Öfffff.  Ne zor bir durum. Yaşadığımız ülkenin, devletin ve mensubu olduğumuz milletin değerini bilelim.