Piyasalar

Suriyeli Meselesi

Punto:
Suriyeliler meselesi sadece Ensar/Muhacirin bağlamında ele alınamaz. Bu Muhacirine de onların yüklendiği misyona da ihanet olur. Bu tip sorunlar din kardeşliği bağlamının yanında asayiş, ekonomi, demografik yapı, geldikleri ülkenin durumu ve kültürel uyum gibi bir çok başlıkta ele alındıktan sonra neticeye bağlanır. Dağa çıkan PKK'lıların çoğuyla da güya din kardeşiyiz. Bir çoğu Müslüman ana- babanın çocukları. Bu kardeş olmaya yetiyor mu? Muhacir bir dava için çıkmıştı yola. Direnecek güce ulaştıktan sonra Hicret bitti cihad başladı. Hicretin 8. yılında Mekke'yi terkedenler, muzaffer olarak Mekke'ye döndüler. Yani Medine'ye yan gelip yatmaya gelmemişlerdi. Buraya gelenler içinde can güvenliği endişesi taşıyanların yanında tamamen daha iyi bir hayat için gelenler de var. Her bayramda yüz binlercesinin sınırın güneyine geçip Suriye'ye gittiklerine bakılırsa bu hiç de azımsanacak bir rakam değil. Çünkü bir çok Arap'a göre Türkiye yaşadıkları ülkeye göre Avrupalı sayılır. İşin bir de stratejik boyutu var. Türkiye'ye gelenlerin bir kısmı bugün PYD'nin devletleşmeye başladığı bölgelerden gelenler. Bölge bilinçli bir şekilde Arapsızlaştırılarak PYD'ye büyük bir egemenlik alanı sunuldu. Biz orada bir PKK devleti istiyor muyuz, istemiyor muyuz. İstemediğimiz belli, o zaman bu bölgelerin böyle savaşmadan boşaltılması, PKK'ya dikensiz bir gül bahçesi sunulması doğru mu? Nitekim sığınmacılara yönelik eleştirilere, sınır dışı edilme taleplerine en çok tepki gösteren HDP. Bu parti ne zaman bu milletin hayrına olacak, milli bütünlüğümüze hizmet edecek bir talep veya projeye imza attı ki bugün atsın? Geçmişte Balkanlar'dan gelen göçmenlerin bir kısmı da Doğu ve Güneydoğu'ya yerleştirilmişti, Elazığ, Muş, Diyarbakır gibi illerde onların geriye kalan kalıntıları hala duruyor. Bir kısmı daha sonraları Bursa gibi büyük şehirlere göçmeyi tercih etti. Ayrılıkçı çevreler şimdi o iskan politikasını bir avuç olmalarına rağmen Güneydoğu'nun etnik yapısını değiştirme olarak niteliyor. Bunu köpürterek kitlesine ajitasyon yapıyor. Şimdi Doğu Türkistan'dan bir milyon kişiyi getirip Güneydoğu'ya yerleştirin. Bakın o zaman siz gürültüye. Devlet bölgeyi Türkleştiriyor diye kıyameti koparırlardı. Şükretsinler ki ümmeti Arap'lardan ibaret gören, Türk dünyasına arkasını dönen bir hükümet var iktidarda. Esat'ın ceberut yönetimini masum bırakacak derecede zulümler yapan Çin hükümeti bir defa bile kınanmadı. Üstelik bu ülkeye sığınanlar yüz geri edildi. Daha iki gün önce iki çocuk annesi Doğu Türkistanlı Zinnetgül Tursun sınır dışı edildi. Bir Türkistanlıya tahammül edemeyenlerin, 4 milyon Suriyeliye Ensar/Muhacirin çerçevesine alarak tepkileri, bastırmaya çalışması size inandırıcı geliyor mu? Söz konusu dini hassasiyetse, o Türkistanlı kadın da bunu hak etmemiş miydi? Meselenin bir de kültürel boyutu var, Ensar da Muhacirin de aynı kültürün çocuklarıydılar. Hepsi de Arapça konuşuyordu. Kültürel bir uyumsuzluk veya çatışma söz konusu değildi. Oysa Suriyeliler için aynı durum söz konusu değil. Geldikleri ülkenin ne dilini, ne kültürünü ne de o kültürden kaynaklanan duyarlılıklarını biliyorlar. Türkiye'yi bizim bir zaman Avrupa'ya baktığımız gibi her şeyin serbest olduğu namus ve hayanın kalmadığı bir ülke gibi görüyorlar. Bu ülkede modernleşmek uzun yıllar cinsel özgürlük veya hayasızlık olarak anlaşıldı. Şimdi Suriyeliler de o aşamadalar. Onun için de zaman zaman - kadın merkezli- çatışmalar söz konusu olabiliyor. Meselenin asayiş boyutu da ayrı bir yazı konusu. Evet Suriyelilerle din kardeşiyiz, onların ezilmesini, yok edilmelerini istemeyiz. Ancak aynı derecede vatanlarını korumalarını, misafirliği hak etmelerini ve bu ülkede kalıcı olmadıklarını bilmelerini de isteriz. Ekmeği paylaşmaya evet ama Türk ve İslam dünyasının yegane ümidi olan bu coğrafyada yeni çatışma alanları doğurmaya hayır.