Piyasalar

Süleyman Soylu'nun İstifa Parodisi Washington Enstitüsünün Raporu Gölgesinde Nasıl Okunmalı?

Punto:
Cumhurbaşkanı bir süredir Ankara dışında. Neredeyse bir aydır İstanbul’da. Ankara’ya bir türlü gelmiyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan'a Katar Emiri tarafından hediye edilen ve değeri 500 milyon dolar civarında olan uçakta, İstanbul Havaalanında göreve hazır bekletiliyor. Türkiye'yi başkent Ankara dururken İstanbuldan yönetmeyi tercih ediyor. Televizyon ekranlarına yansıyan görüntülere bakıldığında Sözcü İbrahim Kalın ile İletişim Başkanı Fahrettin Altun hep yanında. Tam bir SETA dayanışması. Herhalde başkent Ankara, Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay'a emanet. “Ru be ru - yüz yüze" yapılan son Bakanlar Kurulu’nda askeri vesayet tartışmasının yaşandığı, kabineden bazı bakanların Olağanüstü Hal uygulaması için ısrar ettiği falan gündeme gelmişti. Erdoğan'ın bu tür bir uygulamaya sıcak bakmadığı ortada. Biliyor ki Olağanüstü Hal ilanı askeri vesayet rejimini hortlatır. Cumhurbaşkanlığı makamına kimin göz diktiği, ABD Silahlı Kuvvetleri’nin yan kuruluşu Rand Corporation tarafından hazırlanan “Erdoğan’ı devirmek için Türk Ordusu ile çalışılmalı" başlığı altında önerilmişti. Cumhurbaşkanının İstanbulu mesken tutmasıyla birlikte sanki hükümette çok başlılık var gibi. Belki buna muhatapsızlıkta etkilenebilir. Ne gibi? Suriye’de şehit düşen 32 askerin kayıp haberinin Cumhurbaşkanı veya Yardımcısı veya Milli Savunma Bakanı dururken Hatay Valisi tarafından açıklanması gibi. Koronavirüs önlemleri çerçevesinde sokağa çıkma yasağının Sağlık Bakanından habersiz şekilde İçişleri Bakanlığının bir genelgesi olarak televizyon ekranlarından alt yazı ile duyurulması gibi. Rand Coorparation bitti şimdi de Washington Yakın Doğu Araştırmaları Enstitüsü raporu gündemde Geçtiğimiz aylarda, Rand Coorparation tarafından yayınlanan Türkiye analizinde, ABD’nin “demokratik muhalefetle” hareket edeceği yazılmıştı. Türk Ordusunun kontrol altına alınması gerektiği vurgulanmış, Türkiye’nin her geçen gün Batı’dan koptuğu belirtilmişti. Bu kopmanın engellenmesi için de Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar’ın ABD için “anahtar muhatap” olduğu yazılmıştı. Bu ne demektir? Amerika’daki güç merkezleri, PENTAGON ve Türk Genelkurmay Başkanları arasındaki diyalogları derinleştirmek ve Türk Savunma Bakanı’nın artan önemini dikkate alarak ABD-Türkiye Yüksek Düzeyli Savunma Grubu'nu canlandırmak için daha fazla çaba gösterilmesi gerektiğinde hem fikirler. Washington Enstitüsü'nün "The Outlook for Turkish Democracy:2023 and Beyond – Türk Demokrasisine Bakış: 2023 ve Ötesi” Raporu Washington Yakın Doğu Araştırmaları Enstitüsü, The Outlook for Turkish Democracy:2023 and Beyond” – “Türk Demokrasisine Bakış: 2023 ve Ötesi” başlıklı bir değerlendirme yayınladı.**** Raporu hazırlayan Nicolas Danforth, Amerikalı Türkiye uzmanı, Washington merkezli muhafazakar bir düşünce kuruluşu olan Bipartisan Policy Center’ın analistlerinden. Marshall Yardımı ekseninde Türk-Amerikan ilişkilerinin tarihini inceleyen Danforth, doktora tezini Georgetown Üniversitesi’nde tamamladı. Beş yıl boyunca İstanbul’da yaşayan Danforth mükemmel Türkçe konuşuyor. Amerikalı diplomat (bazılarına göre tescilli CIA ajanı) Joseph Pennington ile evli Amberin Zaman'ın kankası. Yazıları Atlantik, Foreign Affairs, Foreign Policy, New York Times ve Washington Post gibi gazetelerde yayınlanıyor. Nick Danforth, Alman Marshall Fonu (GMF) Türkiye temsilciliğinin kıdemli araştırmacılarından. Türk medyasını iyi tanıyor. GMF'nin Ankara ofisi, Türkiye'nin bölgede, Avrupa'da ve Atlantik ötesi ittifakta giderek daha kritik bir rol oynamaya başladığı 2005 yılında açıldı. Ofis, bölgesel ve küresel bir ortamda Türkiye hakkında tarafsız bir analiz ve tartışma platformu oluşturmak için çalışıyor. GMF'nin Türkiye'deki varlığı, Balkanlar, Karadeniz bölgesi ve Ortadoğu da dahil olmak üzere Avrupa'nın sınırları boyunca politika sorunlarının ele alınmasını amaçlıyor. Amerika Birleşik Devletleri, Alman Marshall Fonu (GMF), Marshall Planı ruhunda bölgesel, ulusal ve küresel sorunlar ve fırsatlar konusunda Atlantik ötesi işbirliğini güçlendirmek için bu ofisten faydalanıyor. Washington Enstitüsü Neyin Kafasında? Washington Yakın Doğu Araştırmaları Enstitüsü'nün yayınladığı, "The Outlook for Turkish Democracy:2023 and Beyond” raporu ile önceden yayınlanan Rand raporu birbirini bütünlüyor. Son yayınlanan, daha fazla ayrıntı, daha fazla Türk Potikasını, ekonomisini, medyasını etkileyen aktör isimleri içeriyor. Berat Albayrak merkezli bir grup ile Süleyman Soylu ve Abdülhamit Gül’ün dâhil olduğu daha milliyetçi bir grup arasında tartışmaya dikkat çekilmiş. Bu tartışmanın her iki grubun da Erdoğan’a bağlı kalmasına yol açtığı da vurgulanmış. Bazı gözlemcilere göre” halef olabileceklerden biri Berat Albayrak. Albayrak gibi bir figürün Erdoğan’ın yönetim ruhunu yansıtacağına ve onun yönetimini sürdüreceğine dikkat çekilen raporda bunun tepki çekebileceği yazılıyor. Ardından Erdoğan’a yakın olan isimler etki dereceleri ve görev alanları gözönünde bulundurularak sınıflandırılmış. Önce “Erdoğan’ın ailesi” tanıtılıyor. Berat ve Esra Albayrak, Serhat Albayrak, Bilal Erdoğan, Selçuk ve Sümeyye Bayraktar ve Ziya İlgen. “Kabine üyeleri”nden Fuat Oktay, Süleyman Soylu, Mevlüt Çavuşoğlu, Abdülhamit Gül ve Ali Erbaş hakkında bilgiler veriyor. “Saray danışmanları”: İbrahim Kalın, Fahrettin Altun, Mustafa Varank, Gülnur Aybet, İlnur Çevik ve Yiğit Bulut'u anlatıyor. “Meclis ve Diğer Hükümet Figürleri”nde Devlet Bahçeli, Bülent Arınç, Binali Yıldırım ve Murat Uysal'dan söz ediyor. Ordu ve Haber Almayı unutmuyor. Hulusi Akar, Hakan Fidan, Yaşar Güler, Cihat Yaycı ve Adnan Tanrıverdi'yi yazıyor. “İş Ortakları”: Yıldırım Demirören / Demirören Grup, Doğan Grup, Erman Ilıcak / Rönesans Grup, Kalyon Grup. “Hükümet – Hazır Medya ve Sivil Toplum”: Pelikan Grup, SETA, İbrahim Karagül ve Abdülkadir Selvi. Raporda Erdoğan’ın etrafındaki isimler 7 kategoride toplamış, bu isimlerle ilgili ayrıntılı bilgiler verilmiş. Ardından Türkiye’deki Muhalefet de sıralanmış. Selahattin Demirtaş, Ekrem İmamoğlu, Canan Kaftancıoğlu, Meral Akşener, Ahmet Davutoğlu, Ali Babacan, Abdullah Gül vs. Raporu Türkiye’den Raporda İsmi Geçenler Yazdırmış Olabilir mi? Şahsi kanaatim, bazı isimlerin rapora sokuşturulmasına bakarak, Türkiye’den sipariş verilerek yazdırıldığı şeklinde. Sebeb? İsimlerini gündemde tutmak isteyen ve kendilerinin ne kadar güçlü bir iktidar ortağı, güç ortağı olduklarını kamuoyuna göstermek. Kendi isimleri üzerinden, içeride ve dışarıda, ülkenin gelecek siyasi yapısının kurgulanması pazarlığına kapı aralamak. Yoksa kulis dedikodularından öte muhtevasında birşey yok. Ekşioğlu mu Soylu mu? Süleyman Soylu'nun Türkiye'de nüfusu 300.000' civarında tahmin edilen, Ekşioğlu ailesinden olduğu söyleniyor. 19. Yüzyılın sonunda Rize'den İstanbul ve çevresi başta olmak üzere Türkiye'nin tüm bölgelerine yayılan ailenin bir kısmı yurt dışında, büyük bir kolu İstanbul, Kocaeli, Sakarya, Ordu ve Rize'ye dağılmış durumda. Türkiye'de çok sayıda inşaatlara imza atan ailenin önemli bir kısmı bu sektörde faaliyet gösterir. Binlerce üyesi olan Ekşioğlu Vakfı ise ülkenin birçok yerinde sosyal sorumluluk projelerine imza atar ve her yıl Rize Ovit yaylasında önemli sanatçıların sahne aldıkları festival düzenleyen vakıf, aile üyelerinin burada buluşmasına vesile olur. Soylu Mehmet Ağar Ekolünden İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'nun, Tansu Çiller sonrası Doğru Yol Partisi Genel Başkanı olan Mehmet Ağar ile aynı siyasi çizgiden. Süleyman Soylu, Demokrat Parti genel başkanlığını Mehmet Ağar’dan devralmıştı. Halef-selefin sanılanın aksine araları açık değildi. Hatta Süleyman Soylu’yu Çalışma Bakanı olduktan sonra ilk tebrik edenlerden birinin Ağar olduğu, Ağar’ın Soylu’yu yeni makamında ziyaret ettiği yazılmıştı. Soylu'nun İstifa süreci ve perde arkası Sokağa çıkma yasağı kararının açıklanmasıyla cuma gecesi halkın, koronavirüs önlemlerini hiçe sayarak sokaklara dökülmesi, çok eleştirildi ve fatura kararın sahibi İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'ya kesildi. Ağır eleştirileri bahane eden Soylu; "... Hiçbir zaman zarar vermek istemediğim Aziz Milletimiz, hayatımın sonuna kadar da sadık olacağım Sayın Cumhurbaşkanım beni bağışlasın… Onurla yürüttüğüm İçişleri Bakanlığı görevimden ayrılıyorum... Tüm dostlara, mesai arkadaşlarıma Allahaısmarladık... Allah Milletimizi korusun…" temennisiyle istifa ettiğini kamuyu ile paylaştı. Tıpkı Cuma gecesi geç saatlerde açıklanan sokağa çıkma yasağı gibi Soylu’nun istifa haberi de Pazar akşamı geç saatlerde televizyon ekranlarına düştü. Süleyman Soylu'nun gönüllü müfrezeleri sosyal medyada İstifa kabul edilmesin paylaşımları yaptı Sosyal medyada örgütlü Soylu sempatizanları, istifa haberinin ajanslara düşmesinden hemen sonra harekete geçerek, adeta meydan savaşı verdiler. Sonuca bakarak başarılı oldukları söylenebilir. İstanbul'da nakli mekan eyleyen Cumhurbaşkanının istifayı geri çevirmesine bakıldığında, mahalle baskısını iyi kullandıkları anlaşılıyor. Soylu'nun taban siyaseti ve halkla bütünleşme stratejisi, Washington Enstitüsünde sözü edilen Erdoğan ailesinin damadı, Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak’ın kendisine yönelik püskürtme eylemliliğini şimdilik savuşturdu. Söylentilere göre Berat Albayrak yalnız değil. Almanya Stuttgart doğumlu, 2014-2018 yılları arasında SETA İstanbul Genel Koordinatörlüğünde yapan Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun ile birlikte hareket ediyorlar. Lakin kaderin cilvesine bakın ki, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'nun istifasını kabul etmediği haberini açıklamakta Fahrettin Altun'a kaldı. Ne derece doğru bilmiyorum ama Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı'nın Soylu’nun istifasının kabul edilmediğini dair açıklamadaki Soylu ile ilgili övgü dolu ifadeler, bizzat Soylu ve Danışmanları tarafından dikte ettirilmiş. Kıskananlar çatlasın! Altun' un da istifa veya görevden alınma haberi nasıl verilir, kim verir merak ediyormusunuz ? Cumhurbaşkanı Soylu’nun istifasını kabul etseydi ne olurdu? Soylu istifa etmekle kalmayacak, AK Parti tabanında terörle başarılı bir bakanın görevden ayrılmasına neden izin verildiği tartışmaya açılacaktı. Bu ise AK Parti tabanındaki ayrışmayı hızlandıran bir etken olabilirdi. Nitekim istifa girişiminin hazırlıklar neticesinde açıklandığı ortada. İstifası kabul edilseydi. Pazarı Pazartesiye bağlayan gece, saat 24:00 sonrası 10 Nisan faciasının değişik bir versiyonunu görecektik! Soylunun İstifasına karşı çıkan kesim 24:00 dan sonra sokağa dökülecekti! Rize'de bir vatandaş Süleyman Soylu'nun istifa haberini aldıktan sonra çatıya çıkarak intihar girişiminde bulunmasını nasıl okumalıyız? Düşünsenize Süleyman Soylu’nun istifasının kabul edilmemesini havaya silah sıkarak kutlamak isteyen bir grup vatandaş, Süleyman Soylu’nun emri ile göz altına alınıyor. İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'nun muhterem babası Hasan Soylu, genç yaşında (18) ilk sivil NATO örgütlenmelerinden olan Komünizmle Mücadele Derneği’nin İstanbulda başkanljğını yapmıştı! Ailede Sovyet karşıtlığı baskın. Bazı şom ağızlılar ne diyor biliyormusunuz? Neymiş sokağa çıkma yasağı sonrasında oluşan tepkileri geçiştirmek için istifa parodisi oynanmış. Hadi oradan! Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı iradesi tecelli etmeden herhangi bir bakanın veya üstdüzey bürokratın istifasını kabullenmez. Bugün görevde tutar, bir bakarsanız yarın görevden alıverir. Zaten süreç, Ulaştırma ve Altyapı eski Bakanı Cahit Turhan'ın görevden alınmasıyla başladı. Cin şişeden çıktı. Ne demiş arifan; Kula bela gelmez Hak yazmadıkça, Hak bela yazmaz kul azmadıkça. Ve dahi bende derimki ; Hak, şerleri hayr eyler, Zannetmeki gayr eyler, Ârif ânı seyr eyler, Mevlâ görelim neyler, Neylerse, güzel eyler...