Piyasalar

Son Sözler

Punto:

Kader ve İrade hakkında olan bu kitabı baskıya vermeden iki gün önce (12.04.2023) düşünce
ve felsefede zirve, Profesör bir dostumdan çok acıklı bir yazı bana geldi. Allah Sevdiklerine
İnanılmaz Acılar Çektiriyor, başlığını taşıyordu. Yazının yarısı kendi hayatından örnekler idi.
55 yaşının yarısını adeta işkenceler çekerek geçirmişti; tecavüze uğramış, din-bilim barışı gibi
varoluşsal sorunları çözemediği için öyle dehşetli depresyonlar yaşamıştı ki yirmi beş senedir,
ancak iğneler ile acılarını dindirip uyuyabiliyordu. Ben kendisine önce şu mealde iki not
ilettim. Fakat daha sonra şu aşağıdaki iki dehşetli meseleyi kaleme almayı zorunlu gördüm.
Birinci Not: Sonsuzlukta bütün kötülükler hayra dönüşür. Şeytan Azazil (Allah’ın bilgi
meleği) olur. Sonsuzluk anlaşılsa varlık bütün katman ve bütün çeşitleriyle cennete dönüşür.
Nitekim Tevrat, Tekvin, 2. Bap, varlığı cennet olarak tanımlıyor. Ve onda insan için üç ağaç
dikildiğini söylüyor. Görünüşü güzel ve yenilmesi hoş her ağaç: (Bütün Fiziki ve Kimyevi
yapılar). Cennetin ortasında hayat ağacı. (Biyoloji özellikle cinsellik). Bu ağaç başta
insanoğluna yasak edilmiştir. Bir de iyi ile kötüyü bilme ağacı. (Bilgi ve hikmet). Bu ağaç
metafiziktir. Hayat ağacı ise Cennetin ortasındadır. Yani Fizik ve Metafizik ortasıdır. Bu 4000
yıllık İlahi metin açıkça söylüyor ki: Eğer siz varlığı sonsuzluk tarzında anlamazsanız ve eğer
cinsellik gibi hayvani dörtlülerinizin peşine düşerseniz varlık ağacı, olur zakkum ve acılar
ağacı. İşte cehennem bu acılardır. Bu acıların toplu haldeki arketipal görüntüsü ateş ve
cehennemdir.
İkinci Not: Kur’an beş yerde (mesela 3/182) mealen şöyle der: Allah kullarına asla zulmeden
değildir. Ayette zallam kelimesi geçiyor. Zallam ise çok ve tarif edilmez şekilde zulmeden
demektir. Başka bir ayette (Bakara, 57) Allah o helak olan kavimlere hiç zulmetmedi. Fakat
onlar kendi kendilerine zulmettiler.
İşte bu ayetler diyor ki: Allah evreni sonsuz varlığını yaşamak için yaratmıştır. Bu sonsuzluğu
insanoğlu üzerinden de elde etmek için bu küçük dünyada insanoğlunu hatta her bireyini
sonsuz yapmak üzere; İnsan-ı kâmil (Allah gibi) yapmak için onu sonsuz derecede yükselecek
ve sonsuz derekede alçalacak bir imtihan ve sınav dünyasına atmıştır. Mükafatı İnsan-ı Kâmil
olmaktır. Cezası da sonsuz ve tarif edilmez acılardır. Bu dünyada cinsellik gibi yapısal
eksiklerin telafisi yine yapısal olur. Ama insanın sonsuz bilgi-işlem hacmiyle ve iradesiyle
yaptığı yanlışların telafisi, ancak zulüm ve işkence olur. Allah böyle işkence ve zulümden
münezzehtir. Çünkü bunun baş sebebi siz insanlarsınız. Çünkü dünya imtihan yurdudur.
İmtihan ise hakkaniyet kanununa göre işler. Her kanun değişir. Ama bu hakkaniyet kanunu
asla değişmez.

Birinci Mesele İmtihan Hakikatidir. Bunun için binlerce cilt kitabı okusak ve milyonlarca
pratikleri görsek de iş bitmez. Bunu başarmak için üç tılsım var; a) Varlığı ve kâinatı iyi
tanımak. b) Sonsuz İlahi irade ile insan iradesini entegre etmek. Yani ibadet. c) Ve Tevrat’ın
tarif ettiği Cenneti özellikle iyi ile kötüyü ayırt etme becerisini bu dünyada iyi yaşamak.
Bu beceri, bizi bütün helaket ve felaketlerden kurtarır. Tevrat’ın tarifiyle bizi Tanrı gibi yapar.
Fakat gel gör ki yine imtihan için Allah bizi hayvan olarak yaratmış ve yetmezmiş gibi bütün
hayvan türlerindeki bütün dürtüleri bizim bilinçaltımıza yerleştirmiş; yetmezmiş gibi
bazılarımızı LBGT olarak yaratmış. Evet, Hristiyanlığın asli günah dediği bu hayvani
boyuttur. Evet önümüzde ikinci dehşetli mesele budur.
Allah kendisini adil-ı mutlak olarak anlatır ve dinleri bu hayvani boyut telafisi için rahmet
olarak gönderdiğini söyler. Bunun için on sene önce şöyle notlar aldıydım:
İkinci Dehşetli Mesele İçin Çare, Sanat ve İnançtır: Hayvanlarda ve üç yaşına kadar
çocuklarda gözlemlediğimiz gibi; soyut algı hemen hemen yok gibidir. Soyut algının en basit
basamağı olan nedensellik ve inanç bilgisi yoktur. Maymun, karga ve bazı diğer zeki
hayvanlar ile beş yaşındaki çocuklarda iki veya üç basamaklı nedenselliğin bilgisi olduğu
gözlemleniyor.
Hâlbuki eğitimli, yetişkin bir insan, binlerce nedensellikleri ve soyut manaları kısa bir zaman
içinde ve beraber olarak düşünebilir. Evet, çocuk beyni biyolojik olarak tam hazır bir insan ise
de insandaki çocukluk dönemi evrim sürecindeki hayvanlık dönemine tekabül ettiği için;
çocuk soyut değerleri algılayamıyor. Onun için çocuk eğitimi ilk başta somut oyuncaklar ile
yapılır.
Antropoloji, Psikoloji ve Sosyoloji açıkça gösteriyor ki gerek tarihte tür olarak ve gerek ailede
birey olarak insanı soyut düşünceye, sonra bilgiye, daha sonra sanat ve kaliteye yönelten ve
yükselten, insandaki inanç faktörüdür. Yani eğer inancı ve inancın biricik sonucu olan soyut
değerleri insanların zihninden silerseniz; insan yine vahşi bir hayvan olur. Hemen hatırlatalım
ki ilk başlarda inancın eksik veya yanlış olması çok önemli değildir. Çünkü baştaki durum
çocukluk dönemidir. Fakat insanın varlığı, ölüm ve hayatı, bireysel ve sosyal ilişkileri
özellikle ahlakî (etik) değerleri iyi ve eksiksiz düşünmesi, bilmesi ve işleyebilmesi için
evrensel, sosyal ve bütün doğru değerleri içeren mucizevi bir din gereklidir insan için.
Mucizevi olmazsa ahlaka dönüşmez. Putperestlik seviyesinde kalır. Putperestin de ahlakı
olmaz, diyor Kur’an. (9/10)
Mesela önemli üç örnek verelim:
1) Tevrat’ta özellikle Çıkış ve Sayılar bölümlerinde o kadar ince kurallar, estetik önermeler ve
dini yaşamak için kurumların gerekliliği anlatılıyor ki; bir insanın, o süreçten geçip de kaliteli
bir hayata ve sanata sahip olmaması adeta muhal olur.
2) İslam dini, diyalektik süreci kabul etmekle ve dinin en birinci emri olan sırat-ı müstakimi
(iki farklı ucu dengeleyip orta yolu) ve varoluş simetrisinin ortasını esas almakla adeta
savaşları ve olumsuzlukları dahi sanata ve güzel ahlaka çeviriyor.
3) Hristiyanlık ise aslî günahı kabul eder. Bu aslî günahın manası şudur: İşlemekle yapılan
iradî bir günah değil de yapısal bir mesele olan insanın hayvan olmasıdır. Bu aslî günah,
Âdem yasak ağaçtan yedi; cennetten atıldı şeklinde ifade edilmiştir. Bu ontolojik gerçeği,
sadece bir sefer gerçekleşen tarihî bir olay olarak görmek, dinin evrensel gerçeklerini

hurafeleştirir. Nitekim Kilise bu asli günah meselesini böyle anladığı için; bilimselliği ve
adaleti savunanlarca sürekli olarak eleştiriliyor.
Halbuki burada Âdem, bütün insanlık demektir. Yasak ağaç da hayvanlığın en birinci özelliği
olan cinsel ilişki ile biyolojik nesil ağacının devam etmesi demektir. Evet, başta (yani
çocuklukta) bu ağaçtan yemek doğal olarak yasaktır. Fakat ergenlik ile insan bunu yiyor;
onun sonucu olarak cennet gibi rahat olan çocukluk döneminden, hayat arenası olan
sorumluluk dünyasına atılıyor. Bunun sonucu olarak da İsa (canlı ve en zirve haliyle din ve
vahiy) geliyor; insanın o hayvanî boyutunu gideriyor, onu iman, ibadet ve manevi değerler ile
yine eski cennetteki gibi melekleştiriyor. Burada İsa’nın fidye olması, onun kurumlaşması
demektir. Çünkü soyut din kurumlaşınca ölmüş oluyor. Fakat insanın hayvani boyutunu ancak
bu kurumlar giderebiliyor. Dinin bu Psikolojik olarak medenileştirmesi, soyut değerleri
öğretmesi ve insanı melekleştirmesi yanında sosyolojik ve tarihî olarak da dinlerin özellikle
Hristiyanlık ve İslam dinlerinin, Avrupa ve Afrika’nın onlarca vahşi kabilelerini
medenileştirmesi, yine tarihî bir gerçektir.
Hulasa, bu Kader ve İrade kitabı, onlarca varoluşsal sorunu değişik ve gerçekçi bakış açılarını
sağlamakla çözdüğü gibi bu yazıda anlatılan nihai hedefleri de garantiliyor.

14. 04. 2023
Bahaeddin Sağlam