Dinle
.Hayvanlar ikiye ayrılır; Kediler ve diğerleri..
Bir ahbabım bana " İstanbulun nüfusu ne kadar oldu" diye sormuştu da o zamanlar 15 milyon olan nüfusu ,
30 milyon deyince şaşırmıştı .
Yahya Kemal'in 'biz ölülerle yaşarız' sözüne atfen, 'Biz kedilerle beraber yaşarız!!' demiştim.
İstanbul'a kediler şehri dense yeridir..
Her dükkanın bir kedisi var..Müdanasız yerler içerler ve dokunulmazdırlar..
Ressam bir arkadaşımın küçücük dükkanında üç kedi keyfe keder istedikleri yere yayılabilirler..Misafir geldimi kedileri koltuktan kaldırmaz, başka sandealye getirir..!
İstanbul'da hangi sokağa girerseniz girin insanların arasında salına salına dolaşan çevreye müdanasız, renk renk kedilerin hayatın akışına eşlik ettiğini görürsünüz .
Alışkanlık, her gördüğüm kedinin muhakkak başını okşarım..
İnsanların kedilere karşı aşırı müsamahakar olmaları onları şımartmış..
Çeşit çeşit Mamalar önlerinde..Ekmek elden su gölden..
Yüksek fiyatlar, enflasyon, geçim derdinin etkilemediği tek kesim..!
Bir kaç seyahatten sonra farkettim ki, Avrupa'da beni sıkan şeylerden biri de sokaklarında kedilerin olmaması..
Yanlış hatırlamıyorsam meşhur bir avrupa belgesel kanalı tarafından İstanbul kedileriyle ilgili uzunca bir belgesel de yapılmıştı..
Bir mağazanın önünden acele geçerken sevimli mi sevimli bir kedinin sere serpe vitrinin önünde pineklediğini gördüm..
Okşayarak başını ' gel seni eve götüreyim ' dedim de,
Mağaza sahibi anında kapıda belirdi; ' "Beyefendi beyefendi mağazayı götürebilirsin, onu asla." şeklinde tebessümle çıkıştı bana..
Çalıştığım hastanelerde her zaman hastane içinde müdanasız demirbaş kediler vardır..Dolaşır dururlar..
Bu kedileri hastane dışına çıkarılmak istendiğimizde hastane çalışanları ciddi direnç gösterir.Bizde tıbbi risk ile personelin kedi hassasiyeti arasında bocalar dururuz..
Kedi sevgisi bize atalarımızdan tevarüs etmiştir .
Napolyon Mısırda.. Akka seferi öncesi komutanlarıyla açık havada toplantı halindeyken bir subayın kucağında bir kediyi sıkıca tuttuğunu görür , diğer subaylar ' kediyi hızlıca bırak yoksa tırmık atar ' derler..
Subay kediyi bırakır. Fakat kedi subayı tırmaklamak bir tarafa, ayaklarına dolaşır kaçmaz bile..
Napolyon ' Türk kedisi insandan kaçmaz' der..
Yani kedilere ayrıcalıklı müsamaha atalarımızdan mirastır bize..
Geçmişte' hirrenameler'(ölen kediye yazılan ağıt, mersiye) atalarımızın kedilere ne kadar meftun olduklarının ispatı gibidir..Meşhur edebi hirrenameler vardır ki, okurken dinlerken oturup ağlarsınız..
Geçmiş derken, Beşir Ayvazoğlu'nun o güzel türkçesiyle 'Saatler Rruhlar ve Kediler ' kitabını hatırlamadan olmaz.. Orada özellikle geçmişte ünlülerin kedilerinden bahsederken, Tamburi Cemil Bey'in kedisi dikkat çeker.... Misafirlerler salona girince salonun ortasında asılan bir ipe tutunur da Cemil Bey' in deyinceye kadar inmezmiş..
Ömrü müzdad olasıca Babacığım, ilk evini taşırken telaşe ile kedisini almayı unutmuş..
Komşu sahiplenmiş kediyi..
Aylar sonra kediyi almaya gidince komşuya ne kadar para, pul teklif etmişse de komşu;" Hocam kediye alıştık, ne istersen başüstüne, ama lütfen kediyi isteme, veremem " demiş .
Babam nereye giderse peşinden gelen, kapıda bekleyip çıkınca tekrar peşine düşüp eve kadar takip eden bu kediyi hiç unutmamış..
Geçen yaz hastane odamın pencere mermerinden cama vurup açmamı isteyen 'küstah' sarmanı anmadan geçemeyeceğim..
Pencereyi açınca içeri girip koltuğa sırnaştı ve hemen mırıldanarak uyudu..
Mesai dahilinde her gün dizime yayılıp uyumayı ihmal etmedi..
Dört ay boyunca mesainin kasvetli hareketli olduğu günlerde gerginliğimi alan bu tüy yumağı beni teskin etti..
Binadan ayrılırken bu narin nazik, ama biraz yüzsüz çat kapı misafirimi hiç unutamadım..
Ve bir kaç mısra karalamadan edemedim;
Seril, yayıl, yatın senin
Ben kiracı, katın senin
Ye, iç esne hırla mırla
Birde öpem, patin senin
Yumoş yumoş larin kedi
Patileri narin kedi
Sizi bilmem dostlar ama
Benim sadık yarim kedi
Popüler negativist hayvanseverler bu satırların konusu değildir.
Erkek nefretinden beslenen feminizm, İnsan nefretinden beslenen hayvanseverlik bizim topraklara yabancıdır.. ithaldir .
Bir zamanların panter Emel'ini hatırlayanlar bu versiyonun vucut bulmuş halini de hatırlamış olurlar
Tenni öllçüsünde, reklama kaçmayan anadolu insanı, günlük meşgalesine hayvanları ortak ederek derin tabii sevgisini gösterir..Evin sokağın bir ferdidir hayvan burada .
Demem o ki, zihnimizdeki medyatik bazı önyargıları bir kenara koyarsak; Memleketimin hayvan sevgisine ötekilerinin hayalleri bile yetişemez.. .
A. Velioğlu/ 26. mart İst.
Küşeykül;
Bütün mevcudat birdir. Ve "Bir" den neşet eder..