Piyasalar

Para-Kredi Sistemi Krizi ve Krizden Nasibimiz

Punto:
Küresel finans krizinin faturasını bize ödetmesinler !! Dolar durmuyor ve bizim için beklenen bir gelişmedir. Uzun zamandan beri küresel finans sisteminin bir krizde olduğunu söyleyip duruyoruz. Bu bir para-kredi sistemi krizidir ve bütün ülkeler nasibini alıyor. Hatta durum, korona salgını ile birlikte kaosa dönüşmek üzeredir. Yalnız burada esaslı bir sorun daha vardır. O da, gelişmiş ülkelerin ve küresel finans elitlerin ahlaksız yaklaşımlarıdır. Onlar, istedikleri gibi para politikası uygularlarken bizim gibi ağır borçlu olan ülkelerin, daha da zor duruma düşmesi ve hatta batması için umursamaz yorumlar yapmaktadırlar. Adeta, kendileri batan gemiden kurtulmaya çalışırlarken, bizi batan gemiye bağlamaya çalışıyorlar. Bunların yerli ve narkozlu akıldaneleri de aynı minvalde eleştiriler yapmaktadırlar. Sanki kendilerinin farklı önerileri veya sistemi aşan tavsiyeleri varmış gibi, eleştiriler yapmaları ve sinsi sevinçleri karşısında kör ve sağır değiliz. Yazıklar olsun onlara ! Bunlar hem samimiyetsizdirler hem de sonunda ülkemizi IMF çöplüğüne sokma noktasında hem fikirdirler. Yaptıkları eleştiriler, önerileri ile tutarsızdır. Artık yürümeyen sistemi takviye etmeye yöneliktir önerileri. Bu zamana kadar çeşitli vesilelerle söyleyegeldiklerimizi şimdi tekrar birkaç maddede özetleyelim. Öncelikle #BDPS yani ‘Borca Dayalı Para Sistemi’nden çıkmak gerekir. Diğer bir ifade ile mevcut sistemi aşmak gerekir. Akabinde parayı sisteme, tabandan sokacak şekilde ‘Doğal İktisat Döngüsü’ (DİD) dediğimiz bir mekanizmayı tesis etmek gerekir. Biz buna genel olarak ‘Taban Ekonomisi Sistemi’ diyoruz. Bütün bu mekanizmaları tesis ederken, algoritmaların adil bölüşüm kriterine göre yeniden oluşturulması unutulmamalıdır. İç borçları sıfırlamak gerekir ki, bu da kolaylıkla yapılabilecek bir şeydir. Dış borçlar için ayrı bir çalışma yaparak bir süreç içerisinde onları da sıfırlayacak bir mekanizma geliştirmek gerekir. Bunun için de bir borç bakanlığı veya başkanlığı oluşturulmasını önermiştik. Artık çok kriterli ve dinamik bir iktisat politikası uygulamak zorundayız. Kamu, bütün gelişmelere müdahil olmalıdır. Neticede dkonomide düzenleyici ve denetleyici bir rol üstlenmelidir. İktisat sisteminin ağırlık merkezini tarım (ziraat-hayvancılık-gıda) sektörü oluşturmalıdır. Yeni sistem, bu sektörlerin üretim döngüsüne göre tahkim edilmelidir. Bu çerçevede çarkların devamlı dönmesi için de bir Ziraat Parası tedavüle sokulabilir. Bütün bunlar yapılabilir işlerdendir. Mevcut küresel finans sisteminin ağzına, çözüm diye bakarsanız, bizi batırırlar. Ancak kendi sistemimizi kurarsak, onlar yarın bizi örnek almaya gelirler. Bu yaklaşımlarını çok gördük. Son söz; korkacak bir şey yok. Her şey bizim elimizde ve kararlarımızda. Mevcut kurulu düzenin sahipleri elbette bizi kurulu sistemin dışına çıkarmak istemeyecektir. Lakin biz mevcut sistemin altta kalanlarındanız. Altta kalanın ise canı çıkar. Kendimiz bağımsız bir sistem kurarsak, onların üzerine çıkmış onların sistemini aşmış oluruz. İstiklal-i Tam sahibi oluruz. Yapılması gerekenler bellidir. Her şey bir karar vermeye bakar. Bir karar verilecek ve her şey değişecek inşaallah. Vesselam… Prof. Dr. Mete Gündoğan