Piyasalar

Özal’ın Prensinden Dolara Milli Tavır

Punto:
‘’Ekonomik hürriyeti olmayanların, fikir hürriyetine sahip olamayacakları gerçeğini çabuk öğrenmiştim. Rahmetli ÖZAL’la aynı başkanlık divanında çalıştım. Kahveci Rahmetli ekürimdi. Çok zor işleri başardık altından kalktık. Genel Başkanımızı, kimliklerimiz pahasına Cumhurbaşkanlığına çıkardık’’ diyen ve Turgut Özal’ın prensi lakabını da alan Yalçın KOÇAK, dolara karşı kendine has çözüm ve önerilerde bulundu. Pratik çözüm önerileri kişiliği ile tanınan Yalçın bey, Avrasya Bir Vakfının Başkanı Sayın Saban GÜLBAHAR’ın başkanlığında yönetim kurulu üyesi olarak; Türkiye’nin milli projelerinde katkı sunmaya çalışmaktadır. Son zamanalar da üzerinde yoğunlaştığı Kenevir konulu projesi, dudakları uçuklatacak nitelikte Türkiye’yi enerji sektörünün dışa bağımlılığını azaltarak kaldıracak bir proje. Çalışmaları Tarım Bakanlığı ile sürdürmekte olan Yalçın KOÇAK; dolar kurundaki dışsal saldırı niteliğindeki hamleye karşı özel sektöre adeta bir öncülük yapacak nitelikte, Yönetim Kurulu Başkanı olduğu Balkan Üniversitesinde; Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın dolar çağrısı üzerine üniversitedeki dolar ile ücretlerin ödenmesini kaldırıp Türk Lirası olarak ödenmesi talimatını verdi. Bu çağrı ekseninde 6400$ olan ücretleri 19.500 TL indirdiklerini ifade etti. Doların talebinin azaltılmasına yönelik Sayın KOÇAK; mahkemelerin dolar ile verilen kiralı yerlerinin davalarına bakmamalarını, dolar üzerinden tasarruf mevduatının açılmamasını önerdi. Bir iş adamı düşünün ki, devletin kaynaklarını optimum düzeyde kullanması için ayakları yere basan projeler üretsin, bir danışmanlık ücreti almadan yöneticilerine klasik söylenenlerin dışında manifesto niteliği olabilecek( kenevir üretimi ile ülkenin enerji bağımlılığının kaldırılması gibi) önerilerde bulunsun. Bu önerilere, bütün bürokratik zorluklara rağmen Avrasya Bir Vakfı yönetimi ile bu milli projenin gerçekleşmesi için mücadele versin. Eküri Rahmetli Adnan KAHVECİ olan birinden de bu beklenirdi. Yalçın Beyin önerileri tavır gösterme adına bu minvalden hareket edilerek çoğaltılabilir. İç piyasada ithal edilmediği halde dolara göre bağımlı bir yapı kazandırılmış. Hizmet sektörü ve üretim sektörü, bu ilişkide tabanda dolara karşı oluşturulacak tepkilerle kopartılabilir. Belki bu rakip boksöre iyi bir sol yumruk olur ve onu sersemleştirir. Ancak onu yıkamaz. Onun yıkılabilmesi için nerelerine nasıl vurulacağı çok iyi bilinmelidir. Bunun ekonomiye açık planlanmış bir müdahale süreci olduğunu herkes görürken, bu müdahaleye bir müdahalenin olması olması gerekmez mi? Herhalde biz bu müdahaleyi, Ortodoks ekonomi anlayışı içinde, doları kontrol altında tutmak için; Merkez Bankasının rezervlerini tüketmesi alışkanlığı olarak görmüyoruz. Ekonomideki geciken hamlelerin sebebi, bürokrasi ve bu konuda asla temel değişimi kabul etmeyen paradigmaların dayatılmasıdır. Toplumdaki ekonomik baskılamanın sürmesi beklenmedik toplumsal travmalara neden olabilir. Bu ekonomik saldırıların bir amacıda bu olup, dövizin kontrol edilmesinin, sistemsel dönüşümlerle mümkün olabileceği aşikardır. Selam ve Dua ile... Yunus EKŞİ