Piyasalar

Kürsüleri Kirletmeyin!

Punto:
Siyasetin çirkin dili bir defa daha ruhları kanattı. Dünya Kadınlar Gününde İYİ Parti lideri Sayın Akşener'i hedef alan paylaşımlar ahlaklı siyaset arayan herkesi rahatsız etti. Kimsenin Türk milliyetçilerini -sokak çocuğu- derekesine düşürmeye hakkı yok. Ülkücülük, sadece siyasi bir tavır değildir, aynı zamanda ahlaki bir duruştur. Ahlakı olmayanın ülküsü de yoktur. Ahlak adamı diyebileceğim nice ülkücü tanıdım, hepsi de 12 Eylül öncesi kuşaktandı. Oturmayı, kalkmayı, konuşmayı biliyorlardı. Dil terbiyesi vardı çoğunda, kem söz söylemezlerdi, lafı tartar öyle konuşurlardı. Şimdi öyle mi? Toplumsal hareketlerde, kitle ile lider arasında sadece fikri bir iletişim veya özdeşleşme yoktur. aynı zamanda ahlaki bir benzeşme de vardır. Bir liderin kalitesi kendine tabi olanların kalitesi ile ölçülür. Öğrenciden öğretmeninin, evladından anne ve babanın kalibresini ölçebilirsiniz. İstisnaları olmakla birlikte büyük ekseriyetle böyledir. Bir hareketin tabanında sorun varsa aslında yukarısında sorun vardır. Yukarının zaafı aşağıya sirayet etmiştir. Bir parti lideri ile ilgili gayri ahlaki imalar taşıyan bir tağ açacak sonra da bizim bir davamız var diyeceksiniz. Ortalama bir insan annesine, kardeşine, eşine söylenmesinden hoşlanmadığı şeyi başkasına söylemez. Söyleyen aslında sözü kendi ailesine çevirmiş olur. Sözümüzü kime söylersek söyleyelim kendi ailemize söylüyor gibi söylemeliyiz. Belki dilin bir kemiği olur o zaman. Bir hareket ahlaki olarak çürürse fikri olarak da çürür. Fikrin varlığı, onun ahlakına sahip olmakla ölçülür. Bir düşüncenin sizde ahlakı yoksa fikri de yoktur. Siyaset bu bazıları kaybedecek, bazıları kazanacak. Kaybeden de kazanan da sonuçlarına katlanmak zorundadır. Her kaybeden çamura yatar, dilini çamura bulaştırır, ona buna sürtmeye kalkarsa o ülkede siyaset bir bataklığa döner. Birçoğumuz yaşımızı başımızı almış insanlarız. Birçok siyasetçi tanıdık, hiç bir dönemde siyaset bu kadar irtifa kaybetmedi. Sokakta duyamadığımızı siyaset kürsülerinden öğreniyoruz. Her konuşmadan sonra küfür/hakaret repertuarımıza yeni kelimeler ekleniyor. Bir lideri sevmeyebilirsiniz, sevmemek hakaret etmeyi meşrulaştıran bir unsur değildir. Oyunuzu vermezsiniz olur biter. Ama bir annenin hem de torun sahibi bir annenin namusuna dil uzatmak da nedir? Siyasetiniz doğru, kullandığınız politik dilin karşılığı olsa küfrettikçe oyunuz artardı. Ama bakın artmıyor, Güneşte kalmış kartopu gibi eriyorsunuz. Bu milletin gözünde dili çirkin olanın gönlüde çirkindir. Çirkinliğin Türk milletinin sinesinde karşılığı yoktur. Bu telaş, bu panik, bu agresif dil kaybetmenin sancıları. Eleştiri fikirden beslenir, fikri olmayan eleştiremez, hakaret eder. Türkiye'yi muhalefet buraya getirmedi, Saray ve ortakları getirdi. Şimdi giderken bari geriye hoş bir seda bırakın. Kürsüleri kirletmeyin, gençlere kötü örnek olmayın, arkanızdan söyletmeyin. Ülkeyi kirlettiniz bari gönülleri kirletmeyin.