18 TEM 2025
Piyasalar

KAMU HAKKI… (Bir Cuma Hutbesinden)

Punto: 18px12px

Bu Cuma günü Diyanet’in, belki de böylesi önemli bir konuda ilk defa, irat ettirdiği
hutbede inanan insanların asla yapmaması gereken ve Müslüman kesimin Allah’a inanç
noktasında güçlü problemlerinin olduğunu gösteren hem ahlaki, hem dini hatalar dile getirildi.

Hutbe özetle şöyle;
Hayber’in Fethi sonrası şehitler sayılırken Rasulullah (s.a.s) bir kişi hakkında “Hayır! O
şehit değildir. Ben onu kamu malından çaldığı bir hırka ile cehennemde gördüm”
diyerek kamu hakkına el uzatmanın ne kadar büyük bir günah, haram olduğunu haber
vermektedir.

Kamu hakkı; Allah’ın hakkıdır, Allah’ın emanetidir ve halkın ortak menfaat alanıdır.
Hangi makamda ve görevi ne olursa olsun hiç kimse kamu malı üzerinde şahsi ve keyfi
bir tasarrufta bulunamaz. Bu kamu hakkına ihanettir, haksızlıktır, adaletsizliktir ve zulümdür.
Kamu malı; bütün toplumun, yetimlerin, muhtaçların, fakir fukaranın, garip gurebanındır.
Hazine, kamu, belediye, vakıf, dernek mallarına, parasına el uzatmak, şahsi, keyfi
işlerinde kullanmak, insanı dünyada zillete, ahirette büyük bir azaba sürükleyen ağır bir vebal,
büyük bir günahtır, haramdır. Nitekim Yüce Rabbimiz, “Kim, kamu malına ihanet ederse,
kıyamet günü, hainlik ettiği şeyin günahı, boynuna asılı olarak gelir” buyurmaktadır.
Görsel ve yazılı medyada gündeme gelen, halkın sohbetlerinde yer aldığı halde kimsenin
dile getiremediği kamu hakkı ihlallerini ve bu duruma İslâm’ın bakışını hatırlayalım.
Hazineye, vakıflara, derneklere, kamu kurum, kuruluşlarına ait menkul ve
gayrimenkulleri zimmete geçirmek, işgal etmek, vasıflarını değiştirerek gayr-i meşru kazanç
sağlamak, makamı sebebiyle başkalarına bu imkânları sağlamak ateşten bir korla karnı
doldurmaktır. Bu hususta Resûl-i Ekrem (s.a.s)’in uyarısı gayet açıktır: “Hiç kimse hakkı
olmayan bir karış toprağı bile almasın! Eğer alırsa, kıyamet gününde Allah yedi kat yeri
onun boynuna dolar.”
Hediye kisvesine bürünen her türlü çıkar ilişkisi, rüşvet alıp vermek, vergi kaçırmak,
dijital, yazılı, görsel medyada yalan ve yanıltıcı haberlerle manipülasyon yaparak kamuyu
zarara uğratmak haramdır, Allah’ın lanetine müstahak olmaktır. Nitekim Rasulullah (s.a.s),
“Allah’ın laneti, rüşvet verenin de alanın da üzerine olsun.” buyurmaktadır.
Kamu kaynaklarını israf etmek, şahsi işlerinde kullanmak, torpil yapmak, yaptırmak,
kamuda bir kişinin yapabileceği bir iş için birden fazla kişiyi işe almak, adam kayırmak,
kollamak gençlerimizin hayallerini çalmaktır, cehennem ateşinden bir parçadır ve haramdır.
Elektrik ve suyu kaçak kullanmak, devletin verdiği destekleri amacı dışında kullanmak
kamu hakkını ihlal etmektir, toplumun tamamının malına el uzatmaktır ve haramdır.
Bu bağlamda; makamı, mevkii, görevi ne olursa olsun kamu imkânlarını amacı dışında
kullanmak, devletin araçlarını, devlet imkânlarını kendi özel işleri, ailesi, yakınları için
kullanmak, liyakatsizlere görev vermek, emaneti ehline vermemek, kamuya ait işleri
aksatmak, görevini layıkıyla yerine getirmemek, kamu hizmetlerini sunarken insanlar arasında
ayrım ve tarafgirlik yapmak haramdır.
Yaptığı iş karşılığında kamudan aldığı ücretten başka bir ücret talep etmek haramdır.
Sevgili Peygamberimiz (s.a.s) bu konuda “Bir kimseyi bir işte görevlendirip yaptığı işin
karşılığı olarak ona bir ücret verdiysek, onun bu ücret dışında alacağı her şey emanete
hıyanettir” demiştir.

Peygamber Efendimiz (s.a.s)’in buyurdu ki: “Kamu malından haksız kazanç
sağlayanlar için kıyamet günü ancak cehennem azabı vardır.”
Şimdi hepimiz başımızı ellerimizin arasına alıp düşünelim. Gulûl denilen ve devlet
malına hıyanet anlamına gelen haramı işlemeyelim, gulûl haramını işleyenlere destek verip
onların haramlarına ve Allah’a isyanlarına ortak olmayalım.

Bilelim ki hiç kimse için ne bu dünyamızı, ne ahiretimizi yakmaya, ziyan etmeye, Allah’a
isyankâr olmaya değmez.

AHMET BERHAN YILMAZ