Piyasalar

Kadını Modern Hurafelerden Temizlemek

Punto:
Modern ve hurafe aykırı düşüyor zihinlere maalesef. Birbiriyle bağdaştıramadınız, öyle değilmi? Biricik müslüman geçinenlerin çoğuna da modern ile hurafe kavramları aykırı gelir. Bilinçaltı zihinlere ters düşmektedir ve hurafenin moderne atılı bir iftira olduğunu vehmederler. Tuhaf ama çoğunluğun ucundan kıyısından da olsa yaşadığı bir durum.. Çünkü toplumun her kesimi modern hipnoza tabi tutulmuş durumdadır. Sistemin vaazı olan modern tüketim toplumu kültürü ve vahşi kapitalist liboşizm eksiksiz, kusursuz, fazlaca sağlıklı nur topu insanları (hâşâ) yoktan var etmiştir! Onun için az ya da çok her kişi, moderni kutsamalıdır. Yeni doğan çocuklar modernin vaftiz havuzları olan süper, mega, ultra marketlerde anne kucağında değil, el arabalarına atılarak “birey” şuuruyla gezdirilmeleriyle birlikte, modernin “amip yaşamı” başlatılmalıdır. Günü gününe “ekonomik trend” takip edilmeli, “homo ekonomicus” vaazları koca bankaların dekontlarına havale, uslu müritleri kıvamında “biat kültürü” ile tazelenerek imanlar korunaklı kılınmalıdır. Modernin tapınakları bankalar, faiz alıp fakat vermemeli, mabetlerin iyi niyet ve hizmetleri nankörlük girdabında boğulmamalı, takdir edilmeli ve hadler bilinmelidir! Yoksa..Haddiniz büyük ekonomik tapınak pastasından mahrum edilerek bu da size, dekontla ve maliyeci tapınak korumalarıyla bildirilir. “İslam da … da vardır” kalıbı Din, iman İslamiyet mi dediniz? Evet, bittabi ona da yer vardır. Dolgu malzemesi olarak kullanılır. Bu modernin meşruiyeti için gerekir. “İslam da … da vardır” kalıbı. Yüce dinimi hangi alanda kullanacaksanız yukarıdaki kısa şablonu doldurmanız yeterlidir. Ekonomi, üretim, tüketim, faiz, kar payı, para, piyasa, kadın, çocuk, eşitlik, ayrımcılık, politika, terör vs. vs. İslam da …da vardır, daha ne istersin be adam, fıstık gibi yaşa keyfine bak! Maalesef modern kapitalizm, bu denli azgınlaşmış çağlar yaşıyor ve insanımız uyanmadıkça da tepemizde keyif sürmeye devam edecekler. İşin ilginç tarafıysa, % 90’ı kendine kul köle ettiği halde, değerlerimizi sisteme koymuş gibi yapıp alay edercesine sırıtarak, bir reklam spotu beynimize kazınmakta; “keyfini çıkart; anı yaşa..”. UYAN EY ÂDEMOĞLU KADIN Modern hurafelerden en çok etkilenenler ise kadınlar oluyor. Sürekli söylüyoruz ama özellikle camiamızdan bazı kadın yazarlar ve okuyucular hala anlamamakta direniyorlar. Peki, neden modern hurafelerden etkilenenler daha çok kadınlar oluyor. Cevabı gayet yalın, sade ve açık; Modern, kadınla daha çok uğraşıyor da onun için. Erkekle fazla uğraşmaya, onun üzerine planlar kurmaya gerek yok çünkü. Neden? Çok iyi bildikleri bir şey var; “Kadın bozulursa toplum bozulur”. Kadın bozulursa er kek bozulur çünkü. Er’i keklerler . Adamlar ekonomicus akıllı! Neden her iki cinsiyet üzerinden yozlaşma çalışması yapılsın ki?! Formül basit kadını bozdun mu erkek, çocuk, aile, akraba, konu komşu sonunda da bütün toplum bozulur. Bunun için de İslami değerleri kullanarak ve önce kadına hoş görünerek meşrulaşırlar. Herhangi bir konuda meşrulaşmak ve güçlenmek mi istiyorsunuz. Milletin şekli de olsa en yüce bildiği İslam’la ilinti kurun yeter! Modern hurafe düzeni, en çok da İslam’ın hurafelerinden faydalanır. Bu süreç nasıl işler bir örnek ile açıklayalım; “Kadın erkek eşittir” modernin en büyük hurafesidir. Bilimsel midir? Hiçbir alakası yoktur. Ne sosyoloji, ne psikoloji, ne sosyal psikoloji ne iletişim ne de fizik, biyoloji hiçbir bilimsel disipline uymaz. Önce bilim olmayan fakat kapitalist araçlara yarayan eşitlik fikri, ideolojik bir amaç güttüğü halde “bilimsel” yutturmacasıyla bazı kadınları ikna etmeye yeter. Ancak müslüman olduğuna inanan bir toplumda bilimsel diyerek kandırılan kadın sayısı çok azdır. Çünkü Türkiye’de kadınların ezici çoğunluğu, türbeye çaput bağlama hurafesini daha bilimsel bulur! Bu noktada modern hurafeyi İslam’la desteklemeniz gerekir ki meşru olsun ve kadınlar inansın. Devreye yukarıdaki kalıp sokularak, “İslam da… da” böyle böyle olduğundan durum şöyle şöyledir denilmesiyle iş tatlıya bağlanmalıdır. Eğitimli ve özellikle ilahiyatçı kız talebelerin çoğundan duyarsınız: ayet ve hadis gösterip dini modernce! Yorumlarlar ve ”İslam kadına öyle değer verir ve üstün tutar ki (modernin bencil, mağrur, kibirli kadınından farksız bir edayla); İslam’a göre kadın çocuğunu emzirmek ve ev işi yapmak zorunda değildir” deyiverirler. Ah benim saf kardeşim, o zaman sen kocanın yanında ne işe yararsın diye sormak gerekir. Aslında bu soruya da hacet kalmaz. Çünkü toplumsal gerçek evlilikle birlikte ortaya çıkar ve kadını sarıp sarmalar. Kadın Dinin, fıtratın ve toplumun gerçeğine uyarak hem çocuk emzirir hem de çalışsa da yemek yapar. Ancak, modernin hurafesi girmiştir kadının zihinsel ve ruhsal süreçleri içine. Hurafe kadını hayat boyu rahat bırakmayacak, içten içe kemirecektir. Modernin altı boş eşitlik vaadiyse hem erkek hem kadın da huzur bırakmaz. Bir kere modernin virüsü girmiştir çünkü.. Modernin çarpılmışlıklarından haz alır haline gelmiş olmak demektir, modernin hurafelerinde inatla diretmek. Allah korusun bu nokta imani, itikadi bir noksanlıktır. Kendi gündelik işlerinde günah ve sevap yalnızca seni ilgilendirir fakat yazıda modernin hurafelerini vaaz etmek, her bir okuyucunun vebalini üstlenmek demektir ki bu yükü hiçbir babayiğit taşıyamaz. İnsan her işinde tek hesabı ilahi makam’a vereceğini bilerek, hareket etmelidir. Şan şöhret için, laf olsun torba dolsun için yaşanılmaz. Bir hanım yazarımız bana modernce dokundurmuş. Yazısında dolaylı değil direk ve isim vererek belirtseydi, bizde köşemizden açık bir analiz yapabilirdik. Eleştirilmekten çekinmeyiz ve şahsiyet yapmayız. Fakat sevgili kardeşimizin, karşı tezi savunurken, aile ile ilgili “yıkılması gereken yuva varsa yıkılsın” sonucuna varması, bütünleşmeci toplum yapımıza aykırı bir durumdur. Aksine aile’nin elde kalan son kalemiz olduğu bilinci ile nasıl korumak gerektiğine dair hangi pratik çözümlerin üretilmesi için kafamızı çatlatırcasına çabalamamız görevimiz olmalıdır. Bu arada, tartışılan “Kadının Aldatması” konulu yazımın titizlikle okunması gerekiyor. Zira bazı toplumsal gerçeklerin haksız biçimde, tarafımdan savunulduğuna hükmedilmiş. Yazılarımda toplumdaki davranış ve tutumların ifadesi, gerçekler üzerinden analiz yapmak gayretimden kaynaklanır. Toplumsal durumu tarafsız şekilde göremezseniz, hakkında sağlıklı bir sonuca da ulaşamazsınız. Konuyla ilgili bir durumu belirterek son noktayı koyalım. Zaman zaman yapılan kimi yorumlardan bilimsel misyonumun iyi anlaşılmadığını görüyorum. Deniyor ki; “revaçtaki (kadın, erkek, ilişki, evlilik, boşanma vs.) konulardan bahsediyormuşum” Neymiş efendim bu konular modaymış da ondan yazıyormuşuz. Hanımlar ve beyler el insaf! Bu konular özellikle bizim alanımız. Yaptığımız da sıradan yazarlık ve tatmini değil alanımızla ilgili bilimsel tabanlı bilgilendirme sorumluluğumuzla ilgili. Yaptığımız bir işin içinde vicdan ve bu çilekeş millete hizmet duygusu olmadan davranmamız mümkün değil. Bu ise ancak, Beyaz Kalpler misyonu ve duyarlılığımızla bağdaştırılmalıdır. Bu ciddiyet ve titizliğin herkes tarafından gösterilmesi ve böylece sağlıklı topluma ulaşılması en büyük duamız ve dileğimizdir. Selam, sevgi ve muhabbetle… Yrd Doç Dr. A. Muhsin Yılmazçoban