Piyasalar

İşsizlik Sorunu

Punto:
Türkiye İstatistik Kurumu Eylül ayına ilişkin işsizlik rakamlarını açıkladı. Buna göre İşsizlik Eylül'de yüzde 13,8 oldu. ‘’Türkiye genelinde 15 ve daha yukarı yaştakilerde işsiz sayısı 2019 yılı Eylül döneminde geçen yılın aynı dönemine göre 817 bin kişi artarak 4 milyon 566 bin kişi oldu. İşsizlik oranı 2,4 puanlık artış ile %13,8 seviyesinde gerçekleşti. İşsizlik, hükümetlerin temel sorunlarından biridir. İnsanlara iş alanı üretmek için, toplum kaynakları göz önüne alınarak, bütün toplumu kuşatacak çözüm politikalarının üretilmesi gerekir. Burada bu politikaların üretilmesi için gerekli olan temel kabullerin olmaması durumunda başarının gelmesi mümkün değildir. Peki, bu temel politikalar nelerdir? Hükümetlerin devlet bütçesini oluştururken tercih ettikleri ekonomik politikalar vardır. Bu politikaları tercih ederken, para sistemi nedeni ile kısıt imkânlarla hareket ederler. Hükümetlerin çözmek için iktidara geldiği sorunlara karşı; teknokrat ve bürokratlar, onların önüne bir takım sürdürülmüş temel politikaların uzantısı olan değerler koyarlar. Aslında bu değerler, sorunların kendisi olup, değişimi konusunda bürokratın köklü değişim önerisi yoktur. Hükümetler gelip geçer ama bürokratlar hep aynı şarkıyı onlara söylerler. Uyanık hükümetler bunu görür, işe önce bürokratın önerisini sorgulamakla başlar. İşte burası kör düğümün çözüldüğü, çözüleceği ilk adımdır. Temizliğe evin içinden başlamalı. Ancak evi yeniden düzenleyecek kadronun, alternatif çözüme odaklı paradigması ile hazırda olması lazım. Tüm devletlerin en önemli sorunu olan işsizlik, Türkiye’de her yıl yaklaşık bir milyon insanın iş hayatına girmesi ile çözüm bekleyen büyük bir sorun. Ancak çözüm önerileri siyasi partilerin parti programlarına sığmayacak kadar büyük, köklü ve milli bir mutabakat ile çözülmesi gerekir. İşsizlik sorunu bir yönü ile ülkede sosyal devlet olması gereği olarak, anayasal eşitlik hakları açısından temel bir hakkın kaybedilmesine neden olduğu için, işsizlik sorunu anayasal bir statüye kazandırılarak çözülmesi gerekir. Ortalama bir yaklaşımla; bir milyon insana iş vermek, 100 kişilik 10 bin yeni işletmenin kurulması demektir. Burada eğitim politikası da istihdam politikasını tamamlayıcı program olarak yürütülmelidir. Yüz bin öğretmene ihtiyacınız varsa yedi yüz bin öğretmen yetiştirmeyeceksiniz. Neye ihtiyacınız öncelikli olarak varsa, program bütünlüğü gözetilerek yapılmalı. Şimdi kabaca önereceğimiz ama teknik olarak da uygulanması için ön çalışmanın ilgili kişilerce yapılabileceği bir öneride bulunacağım. İstihdam politikaları öncelikle bağımsız bir yeni yapılanma modeli içinde hareket ettirilmelidir. Bununla kast ettiğimiz şey; mevcut iş hayatı içerisinde özerklik verilerek; eksik istihdamı eksik üretim alanlarında, kısa vadeli eğitim gerektiren süreçleri öncelemek kaydı ile yeni sektörel bağımsız finansal sistemle desteklemektir. Bu finans sistemi özerklik yapısı ile işsizliğe karşı sürdürülebilir bir çözüm önerisi ile sürekli destekler nitelikte olmalıdır. Korunaklı bir yasal düzenlemeyle düzenlenmelidir. Üretimin gerçekleşmesi için ‘’bağımlı sermaye’’ anlayışından kopacak olan bu model, ülkenin temel kalkınma modellerini istihdam politikaları ile güçlendirirken, dış ticaret üstünlüğünü yüksek üretim fazlalığı ile destekleyecektir. Devleti yönetemeye talip olan siyasi partilerin parti programlarını değiştirmesi gerekir. Mevcut parti programlarının ekonomik söylemleri çözüm içermiyor. Birbirini taklit eden, özünde adaletsizliği besleyen, ekonomik önergeler olup, tamamen Borca Dayalı Para Sistemine bağımlıdırlar. Yapısal olarak adaletsizliği besleyen bir para kredi sistemini benimseyen ve uygulayanlar bu millete asla ekonomik adaleti getiremezler. Onlar, azınlık gurupların beslendiği sanal ekonomi için hizmet eder durumda kalacaktır. Zaten reel sektörün bu işsizliğe katkısını sağlayan nedende, birbirini etkileşim içinde, üretim kabiliyetlerindeki maliyetli artış ve ürettiklerini satamamak oluşturmaktadır. Toplumda efendi olmuş azınlık, lüks yaşamlarından asla taviz vermezken, halka adalet, iş aş vaat edenlerin, azınlığa bağımlı politikaları halkı aldatmaktan başka bir şey değildir. Yeni bir iktisadi hareket gerekiyor. Bu yeni hareket; zulmün, adaletsizliklerin ve toplumda fitne fücurun kaynağı olan Borca Dayalı Para Sistemini kaldırmalıdır. Biz bu adaletsizliklerin kalkması için ‘’ olmaz’’ diyenlerin imanını taşımıyoruz. Selam ve dua ile… Yunus EKŞİ @yunuseksi_5353