Piyasalar

HDP'yi Kapatmak Mı?

Punto:
HDP'yi kapatabilirler mi, kapatamazlar. Çünkü HDP üzerinden ucuz milliyetçilik yapıyorlar, sıkıştıkları zaman gündemi değiştiriyorlar. HDP kapatılırsa kimi döverek milliyetçilik gösterisi yapacaklar? Milliyetçilik bir bütünleştirme doktrinidir, kenarda, köşede kalmış unsurları milli bütünlüğe dahil etme düşüncesidir. Dışlayıcı, agresif bir dil kullanmaktan kaçınır. Dövmenin uzaklaştırma olduğunu bilir. Gösteriş olsun diye toplumun herhangi bir kesiminin yabancılaştırılmasına izin vermez. Evet, HDP terör örgütünün siyasi uzantısı. O örgütün de, partisinin de gerçek lideri Öcalan. Örgüt kayıtlarındaki ifadesiyle önder Öcalan. Hepimiz biliyoruz ki, Öcalan'ın başlattığı isyan olmasa, terör örgütü ve onun partisi de olmayacaktı. İşte gösteri milliyetçiliği dediğim budur: HDP kapatılsın diyip ona karşı olanlar Öcalan'a karşı değiller. Son seçimde desteğini almak için yapmadıkları maskaralık, hatta hukuk dışılık kalmadı. PKK/HDP'ye karşı ama liderine karşı değiliz, bunun milliyetçilikle telif edilebilir bir yanı olabilir mi? Mesele milliyetçilik değil, oy kaygısı, kaybetme korkusu, gerçek gündemi perdeleme düşüncesidir. HDP'nin kapatılmasında samimi olanın bunu dönüp halka söylemesi gerekmez, çünkü partileri kapatacak olan halk değil. Anayasanın 69. maddesinde partilerin nasıl kapatılacağı bellidir. Bir Partinin, ülke ve millet bütünlüğü aleyhindeki fiillerin odağı olduğu Anayasa Mahkemesi tarafından tespit edilidiğine,kapatılır. Anayasa 69, odağın nasıl oluşacağını da belirlemiştir. Bu durumda dönüp halka hamasi bir üslupla ,HDP kapansın demenin bir anlamı var mı? Ne yazık ki, bütün iş ve eylemlerimizde ifratla tefrit arasında gidip geliyoruz, 2015'e kadar Öcalan uzağı gören, ülke gündemini okuyan, başına zeytin yapraklarından çelenk geçirilen bir barış elçisiydi. PKK'ya dokunan, bunlara bu kadar taviz vermeyin, bölge halkı giderek örgüte kayıyor diyenler haindi. Öyle ki Apo başkan, PKK şampiyon diyen yazarlar vardı. Bu yazarlar, önüne geleni HDP iş birlikçiliği ile suçlayanlarla bugün aynı saftalar. Kimse de dönüp önce içimizdeki bu urları temizleyelim demiyor. Çünkü esas mesele HDP değil, milliyetçilik gösterisi ile toplumu etkilemek. Bölücülükle mücadele ayrıştırıcı bir üslupla olmaz, hele sokak ağzıyla hiç olmaz. Söz doğru olsa da üslup yanlış olunca beklenen etkiyi yapmıyor.Doğru üslup; iten bir üslup değil, çeken bir üsluptur. Akletmeye yönlendiren, ikna üslubudur. Önceki gün Süleyman Soylu'nun dediklerinin hepsi doğruydu, ama üslup yanlıştı. O üslupla tek bir kişiyi bile ikna edemezsiniz. Devlet ve siyaset adamlarının daha rasyonel, daha akıl dolu, daha derleyici bir dil ile konuşması gerekir. Bölücüyü daha çok bölücü yapan bir üslup ülkeye de millete de zarar verir. Meclis, milli iradenin tecelli ettiği yerdir, oranın bir mehabetinin, vakarının olması gerekir. Sokak kavgasında konuşulur gibi konuşulmaz. Parti kapatmak en kolay iştir, esas olan ona hayat veren seçmen tabanı ile bağlarını koparmak, onları milli bütünlükle buluşturmaktır. Bunun yolu da iknadır, vatandaşın karşısına doğru bir program ve dil ile çıkmaktır. HDP'yi dövmekten ziyade teşhir etmektir. Kürtün değil, emperyalizmin bir oyuncağı olduğunu, bölünmenin hepimize ne kaybettireceğini göstermektir.Kolaycılığa kaçmadan uzun soluklu bir mücadeleye hazır olmaktır.Çünkü bir ülkenin bölünmesi aslında insanların bir kısmının o ülke ile gönül bağlarının kopmasıdır. Devletler, insanı kaybettikleri için toprağı kaybederler. Yani toprak kaybetmek dediğimiz şey aslında insanın kaybedilmesidir.Milli bir strateji de, bu gerçek üzerine kurulmalıdır.