Piyasalar

Halkın Düştüğü Durum

Punto:

Sedat Peker  Kayseri Şeker  'Yıkılsın Düzen – Yaşasın Devlet ’

Firari organize suç örgütü lideri Sedat Peker’in konuşmalarının rast gele rotası yok. Hedef kişileri 12'den yakalıyor. Vücud kimyaları bozulan muhataplarının mermi manyağı değil ama ekran manyağı olduğu kesin.

Tabiki koskoca İçişleri Bakanının yalan söyleyeceğine ihtimal vermek mümkün değil.  Ama alttan alta karşılıklı meydan okumalara bakıp ya bu bir munâvele muvazene  olabilir mi? diye düşünmeden edemiyorum.

Milyonlarca izleyiciye ulaşan firari Peker’in "Bir Tripoda, Bir Kameraya Yenileceksiniz"  sözü, pandemi kısıtlamalarından bunalmış mağduriyetlerini kendi dünyalarında yaşamaya zorlanan milyonları şah damarından nasıl yakaladığı, izlenme oranına bakıp anlaşılabilir. 

Muhtemelen Devlet arşivlerinin tozlu rafları biraz olsun havalandırılıyor. Uyuduğu, pasifize edildiği sanılan, her şeyi ama her şeyi kayıt altına alan devlet aklı sokaklara göz kırpıyor. Sokak hareketleri için başlangıçta Gustave Le Bon’un Kitle Psikolojisi kitabını okuyanlar sanırım olayın vehametini idrak etmiştir.

Cihanşümul Kadim Türk Devleti; toplum mühendisliği nasıl olurmuş nasıl yapılırmış, basit bir aparatla Bir Tripod, Bir Kamera  ile  gösterdi. Bu daha bir başlangıç. Boşuna demedim, 'operasyon büyük temizlik imandandır' diye!

Yıllardır   TV ekranlarında karekterize edilen mafya tiplemeleri ile  bilinçaltı formatlanan kitleler,  'Yıkılsın Düzen – Yaşasın Devlet’  çizgisine geliverdi. İşte  gelinen  bu  çizgi  bıçak  sırtı.

Sebeb?

Çünkü tefessüh etmiş kokuşmuş oligarşik sistem, geciken adalet, adam kayırma, bürokrasiyi zehirli sarmaşık gibi ele geçiren rüşvet, iltimas, iş takibi, konumuna göre adı yüzde ona yüzde yirmiye yüzde elliye çıkan siyasiler, fakirleşen halk, zenginleşen iktidar elitleri, gelir dağılımı eşitsizliği vs. vs. Daha sayayım mı?

'Yıkılsın Düzen – Yaşasın Devlet ’  sloganının telif hakkı, kendisini vakıf hizmetlerine adayan, merhum Muhsin Yazıcıoğlu'nun  yol arkadaşlarından muharrir edib Lütfü Şahsuvaroğlu'nun.

 

vatan millet Venezuela / vatan  millet  Kolombiya

Bugünlerde  benim  en çok  sevdiğim  slogan is "vatan  millet  Kolombiya"  ya da  "vatan millet Venezuela".  Kimse  kusura  bakmasın  kimse şah  değil  padişah  değil.  Kimse  kılçıksız  balık  olmadığı  gibi  sütten  çıkmış  ak  kaşık  sayılmaz.  

Biraz  ağır  olacak  ama bunların b.klarında boncuk  yok.  Bütün millet  günahkar  bunlar  yeryüzünde  yürüyen  melek  öyle mi? Gelsinler  külahıma  anlatsınlar.

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, ABD'nin devlet içine yerleştirdiği kılıç  artığı gladyo ekibini toptan  tasfiye için  sifonu çekmiş  olabilir mi? Çünkü  Soylu  konuştukça  don  diyaloğu  ilginç  mecrada  ilerliyor.  Sedat  Peker   elinde  avucunda  heybesinde  torbasında  ne varsa  ortaya  döküyor.  Bürokraside  rüşvet  çarkının  nasıl  döndüğü  halkın  gözünün  içine  sokuluyor. 

Ayrıca  Viranşehir  Savcısı  ile  Anadolu  Ajansı  muhabirinin çıkışları  sanki Sedat  Peker’in  elini  daha  bir  güçlendiriyor  gibi.   Şahsi  kanaatime göre ayar  veren  aynı  odak.

Bir  ilin  valisi  utanmadan  sıkılmadan  kendisini mecnun, göbeğinin kerameti  babasından  menkul  şahsı  da  neredeyse  leyla  ilan  ediyor.  Belki de  hak  etmeden  bu göreve  atanmasının  diyetini  biat  tazeleyerek  ödediğini  sanıyor.  Vay  gafil  vayyyy!

Cumhur ittifakında  MHP  kanadının  İçişleri  Süleyman Soylu'ya mı yoksa marina  mafyasına mı  sahip çıktığı  bir yana,  Cumhurbaşkanı  Erdoğan'ın  elini  kolunu  bağlayan  bir  duruş  sergilediği  düşünülebilir. 

Neden mi? 

Çünkü  Erdoğan  gibi  siyaset  duayeni  tecrübeli  bir  politikacının, bu  süreçte halk nezdinde  parti  itibarının  kaç  paralık  olduğunu  görmemesi  mümkün mü?

AK Parti genel  merkez çalışanlarından   bir müptezel ile başlayan  iktidar  partisini kokain ile  irtibatlandırma  algısı  Sedat  Peker’in  son konuşması  ile  tavan  yaptı,  Bakanlık,  Başbakanlık  ve  TBMM  Başkanlığı yapmış  Binali  Yıldırım'ın  oğluna  kadar  sirayet  ettirildi.

MHP  önderliği sürece  sahip çıkarak,  Cumhur ittifakının  büyük  ortağı  AK Parti  lideri Erdoğan'ın  kabine  değişikliği  hamlesine  engel oldu  diyenler  var. Yolsuzlukla  mücadele  edemeyen  bir  hükümet  profili  sandıktan  nasıl  çıkabilir?

Sedat Peker  Kayseri  Şeker

Ticaret eski Bakanı Ruhsar Pekcan ile  başlayan  skandallar  zincirine  yavaş yavaş başka bakanların  eklenmesi ihtimal  dahilinde.   Bir  Kayseri  Şeker  Fabrikası  var ki,  iç edilen  paranın  haddi  hesabı  yok. 

1954 yılında temeli atılan Kayseri Şeker Fabrikasının açılışı, 1955’te merhum başbakan Adnan Menderes tarafından yapıldı. İstihdama olan katkıları ile birincilik başarıları elde eden fabrika, üç sene  öncesine kadar ekonomiye ve üretene güç veriyordu. Şimdi  o gücün  yerinde  yeller esiyor.

Kayseri Şeker, 80 bin çiftçisi, 3 büyük fabrikası, AR-GE projeleri, sürdürülebilirlik politikaları, inovatif uygulamaları ile Anadolu’dan dünyaya açılan kocaman bir kapısı olmaktan çıkıp borç batağına  sürüklenen,  kötü  bir işletme  olmasında  kimlerin  vebali var?

Üretim ve vergi rekorları kıran Kayseri Şeker Fabrikası, üç  yılda neredeyse kapanmanın eşiğine geldi. Fabrikanın 3.5 milyar lira borcu olduğu iddia edildi. Üreticiler fabrikanın üçüncü kişilerin eline geçeceği endişesi taşıyor. Fabrikanın kötü yönetildiğini belirten pancar üreticileri, mali durumların müfettişler tarafından denetlenmesini talep ediyor. 

Lakin  çabaları  boşuna,  göklerden  gelen bir karar  bu  adımın  atılmasına  engel.

Mağdur  üreticilerin  ne kadar  haklı  olduğunu,  Sermaye Piyasası  Kurulunun  sayfasına  girin görün.  Kayseri Şeker Fabrikası'nın  borsada  işlemi  dahi  yapılamıyor.

Ne yazıkki Fetöden  tutun  hırsız arsız  siyasilere kadar  herkes,  pancar  üreticisine  kurulan  kumpasın   bir  ucundan  tutmuş,  sündürdükçe  sündürüyor. 

İsterseniz  bunu  bir   kıssa ile  örneklendirelim,  belki  o zaman  taşlar  yerine  oturur. 

Barnabas İncili 201: İlk taşı günahsız olanınız atsın!

Hz. İsa mabede girince, yazıcılar ve Ferisiler (Kudüslü Yahudiler) kendisine zina suçu işlemiş bir kadın getirdiler.

Aralarında dediler: "Eğer onu kurtarırsa, bu Musa'nın kanununa aykırıdır ve böylece onu suçlarız; eğer mahkûm ederse, bu kendi inancına aykırıdır, çünkü o merhameti tebliğ etmektedir.

Bu şekilde İsa'ya varıp, dediler: "Muallim, bu kadını zina ederken bulduk. Musa, böylesinin recm edilmesini emretmişti; buna sen ne dersin?"

Bunun üzerine İsa eğilip, parmağıyla yerde bir ayna yaptı ve içinde herkes kendi kötülüklerini gördü.

Cevap için sıkıştırırlarken, İsa doğrulup parmağıyla aynayı gösterdi ve dedi: "Aranızda günahsız olan ona ilk taşı atsın."

Ve yeniden eğilip, aynayı çizdi.

Bunu gören insanlar, en yaşlısından başlayarak bir bir çıktılar, çünkü kirli işlerini görünce utanıyorlardı.

İsa yeniden doğrulup, kadından başka kimseyi göremeyince dedi: "Kadın, seni ayıplayanlar nerede?"

Kadın ağlıyarak cevap verdi, "Rab, gittiler; eğer beni bağışlarsan, Allah sağ ve diridir ki, bir daha günah işlemeyeceğim."

O zaman İsa dedi: "Allah'ı tesbih ederim! Huzurla yoluna git ve bir daha günah işleme, çünkü Allah beni seni mahkûm etmek için göndermedi."

Bu taksimi kurt yapmaz kuzulara şah olsa

Mağdur  çiftçiler  dertlerini  anlatacak  yetkili  bulamamaktan  muzdarip. Hangi  resmi  daireye  gitseler  kapılar  yüzlerine  kapanıyor.  Onları muhatap  alan  yok.

Kayseri Şeker Fabrikası'nın kötü yönetim nedeniyle borç batağında olduğu ortada Üreticiler ekmek kapılarının kapatılmaması için Cumhurbaşkanına "denetim" çağrısında bulunmuşlar.

Tek umutları  günün birinde, Cumhurbaşkanı Erdoğan'a dertlerini  anlatabilmek.  Çıkmadık  canda  umut  vardır, gün  doğmadan  neler  doğar.

Kooperatif  ortakları  kafayı  yemek  üzere.  Hakkını arayanlara suçlu  muamelesi  yapılıyor. 

Onlar da  Teşkilatı  Mahsusa  mensubu,  İstiklal  Marşı  şairimiz  Mehmet  Akif  Ersoy  gibi  sine  dövüyor,  "Yâ Râb, bu uğursuz gecenin yok mu sabâhı? /Mahşerde mi bîçârelerin, yoksa felâhı" diyerek  gözyaşı  döküyor.  Aklı selim  olan  bilir,  alma  mazlumun  ahını  çıkar aheste aheste!

Kimin  eli  kimin  cebinde  belli  değil. Yakında  medyada  Kayseri  Şeker davası   patlarsa  şaşırmam.

Pancar  üreticileri   Kayseri Şeker Fabrikası'n daki  tıkanmayı  aşmak  ve  açmak için kendi aralarında "-elçiye  zeval  olmaz,  Sedat  Peker’in   konuşmaları  rekor  kırıyor,   Allah  Rızası için  bizim  mağduriyetimizi de dile  getirse  ya "  diyesilermiş.

Halkın  düştüğü  düşürüldüğü  duruma  bakın.  Sebeb  olanlar  utansın. Yoksa  kuru  hamasete  halkın  karnı  tok.  Ne diyordu  bunların  dillerinden  düşürmediği  kumarbaz  Necip  Fazıl, "Bülbüllere emir var: Lisan öğren vakvaktan / Bahset tarih, balığın tırmandığı kavaktan!" 

 Dost  acı  söyler.