Piyasalar

Gayrimenkulleri Mobil Hale Döndüren Faizin İşlevi

Punto:
Türkiye Kalkınma Bankasının kalkınmaya yönelik kurulduğu herkesçe malumdur. Kalkınmak demek; GSMH’nın borca oranla büyümesi, borcun küçülmesi, Milli Gelirin eşit biçimde tabanda büyüyerek artması olarak makro göstergeleri destekleyecek politikaların uygulanması demektir. Ama ne hikmetse Türkiye’de bir kurum oluşturulduğunda zaman içinde kuruluş amacından uzaklaşmaktadır. Şimdi Kalkınma Bankası kamunun önemli borçlanma enstrümanlarından biri haline getirilmesi öne çıkıyor. İsmini Kalkınma bankası olarak da verseniz, kurulu iktisadi model içerisinde borca bağımlı olarak gerçekleşmesinin dışına çıkılması mümkün değildir. Bankaların ve özel sektörün faizci sistem içinde oluşturduğu borç yükünü, kamunun üzerine almaya yönelik hamleler; kamu borcunun GSMH’ya oranla düşük olması değerlendirilmek isteniyor. Bu durumda genel göstergelerde, kamu kesiminin borcunun yükselmesine şahit olacağız. Türkiye Kalkınma Bankası reel üretimi kalkındırmak için yeni faizsiz bir yapılanmaya gitmesi gerekirdi. Beklenilen; Türkiye Kalkınma Bankasının ‘gömlek değiştirmesi’ Ak Parti’nin temel dünya görüşündeki istikametinde olmalıydı. VDMK Bu ne işe yarar? 21.11.2018 BDDK genelgesine göre; Varlığa Dayalı Menkul Kıymetler Sıfır risk kapsamına, devlet tahvili bono borçlanma senedi statüsüne getiriliyor. Satılamayan Gayrimenkullerin faizli yatırım kağıtlarına dönüştürülmesi ile; bu kağıtları alanlara hem faizler ödenecek hemde bu gayrimenkuller satılmış olacak. Oysa Türkiye’de iki milyonun üstünde resmi, üç milyon civarında da gayri resmi satılmak üzere atıl bekleyen gayrimenkuller olduğu söyleniliyor. Bu gayrimenkul stokun yine bu şekilde borçlanarak bitirilmesi; emlak sektöründeki gayrimenkullerin parasal büyüklüğü oranınca kamu üzerinden faiz yükü artacağı gerçeği de ortadadır. Peki Varlığa dayalı menkul kıymet nedir? VDMK ihraca talep ağırlıklı olarak; bankalar, emeklilik yatırım fonları, yatırım kuruluşları ve sigorta şirketlerinden gelirken kaynak kuruluş olan 4 bankaya ihraç büyüklüğü kadar likidite sağlanmış oldu. Aktif Yatırım Bankası, Garanti Yatırım, Halk Yatırım, Vakıf Yatırım ile Ziraat Yatırım’ın tarafından sonuçlandırılan ihraca 118 farklı yatırımcıdan toplam 3,15 milyar TL nominal değerli, 5 yıl vadeli, 3 ayda bir sabit kupon ödemeli VDMK’lerın tamamı 4-6 Aralık 2018 tarihlerindeki talep toplanmasından sonra 7 Aralık 2018 tarihinde satıldı. Bu ne demektir? Para olmadığı için, varlıkların alacak ilişkisi üzerinden borçlanma yolu oluşturuluyor. 3.15 milyar TL nominal değerli fonlama yapan faiz yapısının talep kârlarıdır. Varlığa dayalı menkul kıymet; alacak karşılığında faizli borçlanma evrakıdır. İskontolu, sabit, yada değişken faizli İhraç edebilen kuruluşlar; bankalar, finans şirketleri, finans kiralama şirketleri, gayrimenkul yatırım ortaklığıdır. Milleti önce borçlandıran, sonra parayı kısıt hale getirerek o borçları ödeyemez hale düşüren, aşama aşama insanların mallarına hacizler koyup alan, fabrikaları kapatarak alan bankalardır. Bankaların elinde, ipotek teminatlı menkul kıymetler var. Bu gayrimenkuller bir varlık fonun da toplanıyor. Buna karşı fonda paydaş bankalar teminat oluşturacak. Bu bankalar kamu bankaları olacak. Bu teminatlı ipotekli gayrimenkuller buradan Türkiye Kalkınma Bankasına devredilecek. Türkiye Kalkınma Bankası da çıkardığı varlığa dayalı menkul kıymeti kamu bankasına verecek. Kamu bankası bir teminat karşılığında varlığa dayalı bir teminat almış olacak. Bu işlemlerin hepsi menkul kıymetleri likit hale getirip düşük maliyetli para bulmak olarak faizli gerçekleşecek. Görülen o ki hükumetimizin faizliymiş faizsizmiş gibi bir kaygısı söz konusu olmadığını görüyoruz. Türkiye Kalkınma Bankası’nın borçlanma kabiliyeti arttırılırken, neticede bu kamu üzerinden halka yansıyacaktır. Çok yazık... Oysa bu işler paralel bir sistemle faizsiz de yapılabilirdi. Selam ve dua ile Yunus EKŞİ