Piyasalar

Farkında Mısınız?

Punto:

Merak ediyorum Türkiye’de kaç kişi ülkenin kültürel ve ideolojik yapısını sarsacak oyunun farkında? Hızlı bir şekilde ayrıştırıldığımızın, ötekileştirildiğimizin, bölünmeye doğru hızla bir şekilde gittiğimizin farkında? 
Veya kaçımız, “düşman kardeşler”e doğru koştuğumuzun farkında?
Aslında uluslar arası “üst akıl” seçimlerde kimin kazanıp kimin kazanmayacağından ziyade, “kurulan tezgâh”ın ne kadar başarıya ulaşıp ulaşamayacağı ile ilgileniyor.
Aslında şahsımın düşüncesi de,  seçimi kimin kazanıp kazanmayacağı değil, kurulan bu  tezgâhı ne yaparız da başlarına geçiririz.
Dün sağcı-solcu, Alevi-Sünni, Türk-Kürt ve daha birçok ayrımlar yapılarak düşmanlıklar yaratıldığını gördük. 
Bu gün ise şeytanın bile aklına gelmeyen bir oyunun içindeyiz!
Bildiğiniz gibi, milliyetçi bir parti parçalanarak yeni bir milliyetçi parti kuruldu. Muhafazakâr bir partinin içinden iki tane parti çıktı. Yani bu gün iki cephede de milliyetçi-muhafazakâr kesim var. Hem iktidarda hem de muhalefette.
Özellikle seçim sathına girdiğimiz şu günlerde, ideolojileri, fikirleri, düşünceleri, inançları ve kültürleri aynı olan milliyetçi-muhafazakâr kesimler birbirleri ile kıyası bir rekabet içindeler. Bu rekabetin düşmanlığa dönüşmesi an meselesi.
Dün de milliyetçi-muhafazakâr kesimler arasında zaman zaman çatışmalar oldu. Ama böylesi ilk defa oluyor. Daha geniş kitleler birbirlerine söylenmedik laf bırakmıyorlar. Öyle ki karşılıklı söz düellosu haddi ve maksadı aşarak, küfür, hakaret, rencide etme lafları havada uçuşuyor. Birileri de bunu körüklemek için her yolu deniyor. 
Peki, bu kesimlerin birbirlerini yıpratma, yok sayma, ülkede bir kaos ortamı yaratılması kimin işine geliyor? Veya kimler buna çanak tutuyor? Atılan fitne tohumları, iki kesiminde karşı karşıya gelmesi için yapılan çalışmalar ne anlama geliyor?
 Ve maalesef hızlı bir şekilde son derece tehlikeli bir ayrıma doğru gidiyoruz.  
Milliyetçi-muhafazakâr kesimlerin birbirlerine yönelik saldırgan tutumları karşısında, birileri ellerini ovuşturarak bir köşeye çekilmiş seyrediyor. Olayın daha da büyümesini sabırsızlıkla bekliyor.
Bu milletin inanç ve ideallerinden kopuk, batının dümen suyuna girmiş, onun emir, talimat ve direktifleri ile hareket eden, bu ülke ve insanına yabancılaşmış,  insanımızı hor gören, aşağılayan, kendisi gibi düşünmeyenlere her türlü hakareti yapan, “benim oyum ile bir çobanın oyu bir mi” anlayışını benimsemiş bir topluluk, yeri geliyor bu milliyetçi-muhafazakâr kesimin liderlerini göklere çıkartıyor, abartılı övgüler düzüyor, yeri geliyor bir gecede, güya bu ülkenin önde gelen kendine sanatçısı denilen şahıs gibi “sifonu çek gitsin” diyebilecek kadar, edepsizce, hakaretler ve ağza alınmadık küfürler edebiliyorlar. Bu duruma kimsede sesini çıkarmadığı gibi, ortalık eski haline dönmeye başladığında da hiçbir şey olmamış gibi küfür ve hakaret edenlerle kuzu sarması olunuyor. Ama kendileri ile aynı inanç ve değerlere sahip insanlara kaldıkları yerden saldırmaya hakaret etmeye devam ediyorlar. 
Gelinen nokta son derece ürkütücü. Milliyetçi-muhafazakâr bir kesim öyle ileri gidiyor ki veya yönlendiriliyor ki, kendi inanç ve değerlerine taban tabana zıt görüşleri savunan siyasi liderleri başlarının tacı edip, aynı görüşü paylaşan siyasi lider için “kapı tokmağına oy veririm ona yine vermem” diyecek kadar hakarette sınır tanımıyorlar. Seçimler yaklaştıkça da tansiyon yükseldikçe yükseliyor. 
Tezgâh açık ve net; dün olduğu gibi bu günde hem de üst perdeden milliyetçi-muhafazakâr kesimler birbirlerine düşman hale getirilmekte, kardeş kavgası körüklenmektedir.
Ülkemizin en büyük ve etkili gücü sosyal medyaya şöyle bir bakın, bu söylediklerimizin eksiği var, fazlası yok. Bu, ülkesini, vatanını, milletini seven,  inanç ve değerlerine sahip çıkan herkesin sorunudur. Bunun içinde herkes elini taşın altın koymalı, farklı düşünceler hoşgörü ile karşılanıp, birbirlerini incitecek, kıracak, düşmanlık yaratacak söz ve davranışlardan kaçınmalıdırlar. 
Rahmet, bereket ve marifet ayı olan Ramazan-ı Şerife giriyoruz. İnanç ve değerlerimizin yoğun bir şekilde yaşandığı bu ay da, seçimden daha çok, birliğimizi, beraberliğimizi, kardeşliğimizi düşünerek, hiçbir düşmanlığa, bozgunculuğa ve fitneye asla izin vermemeliyiz. Mübarek Ramazan Ayının getirmiş olduğu kardeşlik ve hoş görü ikliminden doyasıya faydalanmalıyız ve kardeşçe kucaklaşarak fitne ateşini söndürmeliyiz.
Haydi, hep birlikte üst aklın tuzağını başlarına geçirelim. 
Bütün kardeşlerimin Mübarek Ramazan Ayını en derin kalbi muhabbetlerimle kutlar, bu mübarek ayın, milletimize, ülkemize, Türk ve İslam Âlemine hayırlara vesile olmasını, kardeşliğimizi pekiştirmesini Yüce Allah’tan niyaz ederim.   
İsmet Taş – İç Anadolu Birliği Genel Başkanı
Dünya Muhabirler Birliği Türkiye Başkanı