Piyasalar

Ey Türk Gençliği; Sen İstersen O Bir Hayal Değildir.!

Punto:

Çok Muhterem Gönül Dostlarım;Türkiye Cumhuriyeti Devletinin Kuruluşunun 98. yılınının seney-i devriyesinde; kuruluşun,yükselişe vesile olması dileklerimle bayramınızı kutluyorum.!

Kuruluştan günümüze 98 yıl geçmesine ragmen, bir cihan imparatorluğunun bakiyesi olarak o döneme ait, hassasiyetler, öncelikler ve bazı mahkumiyetler, mecburiyetler eşliğinde kuruluşu sağlanan Cumhuriyetin; 

Ülkesi ve Milleti ile içeride sefaletin, dışarıda ise mahkumiyet ve mecburiyetin önüne geçip, milleti, devlet iradesinde, devleti ise uluslararası devletler karşısında muktedir ve güçlü kılması maalesefki en ileri medeniyetler seviyesi milli şuur çerçevesinde tam anlamı ile söz konusu olmamıştır.  

Kuruluştan günümüze kadar, milletin genel ekseriyetine yakın kısmının, gerek kurucu disiplini ve felsefesiyi olumlu veya olumsuz boyutta,iyiniyetle ve ardniyetle kişisel ve siyasi sığ zihniyetler çerçevesinde sorgulanıp bütünüyle  millet vicdanında ve dimağında karşılık bulmaması ve bu sorgulamanın  yenileşme ve medenileşme boyutunda seyredememesi bunun sebeplerindendir.!  

Müslüman Türk Milletine çeşitli devletler silsilesi ile cihan imparatorluğu fırsatını aralayan Anadolu jeopolitiğinde;  
98 yıllık buhranlı,sıkıntılı,çalkantılı serüvenler ile bu gün varlıkla yokluk arasında yaşam mücadelesi veren Türkiye Cumhuriyeti Devletinin ilelebet payidar olarak yaşayabilmesi maalesef ki sancılı bir şekilde seyretmektedir. 

Şüphesiz Milleti Yaşat ki..! Devlet Yaşasın ideali ve zihniyeti ile ancak yaşayacak ve yaşatılabilecek olan Tam Bağımsız Lider Ülke Türkiye İdealine ise aydınlık yarınlarımızın sorumlu belirleyicileri gençliğimizin omuzlarında ulaşabileceği gerçeği ışığında. 
Gençlerimize bazı önemli hususları belirtmek istiyorum.! 

98 yıllık bir tartışmanın, sorgulamanın, dönem dönem kaos ve kavgaların,fikr-i, inanc-i, zihn-i saplantı ve hurefelerin eşliğinde.!

Bu gün biz büyükleriniz kamplaşmanın,kutuplaşmanın, şahsi ve siyasi çıkar ve menfaatlerin kıskacında bırakın devleti en ileri medeniyetler seviyesine ulaştırabilmeyi,

Ellerimizdeki saplantılı balyozlar ile kolonları yerinden oynatıyor, bölünmesine ve yıkılışına kendi basiretsizliğimiz eşliğinde zemin hazırlayarak sizlere emanet ediyoruz.! 

İçi boş kuru sloganlar ile bayrağın göklerde dalgalanabileceğini, ülkenin bölünmez bir bütün olduğunu, acın kabadayılığı ile bağımsızlığımızın ahkamını kesiyoruz.!

Birbrimizi yaratılıştan problemli ve fıtrat-i sakıncalı görüp birbirimizi ötekileştirerek, ayrıştırarak, kendinden uzaklaştırarak bölmek isteyenlerin ekmeğine bölünmek istenenlerin yağını sürüyoruz.! 

Üretmeden , tüketen bir toplum nüvesi ile siz geleceğimiz evlatlarımızı, kardeşlerimizi ağır bir yükün,sorumluluğun, batıya mahkumiyet ve mecburiyet zilletinin kıskacına sürüklüyoruz.! 

Sosyal ve ictimai hayatınızda sık sık karşılaştığınız biz büyüklerinizin bu hali ve ahvalindeki durum ve vaziyetlerini lütfen örnek almayın, ibretle hayatınıza tecrübe kılın.! 

Bizler tarafından sizlere enforme edilen, bazen olmazsa olmaz  dikteye dönüşen, bizlere münhasır doğruları sakın olduğu gibi doğru kabul etmeyin.! 

Akıl ve iradenizle merak üzre araştırın, aslen ilah-i kaynaklı vicdanınızla sorgulayın.! Acaba.? Diyin.!

Unutmayınız ki ! 1940 lı yılların harap ve bitap düşmüş Almanyasının  ufkunu açan Ünlü sosyolog KANT’ın sorgulayıcı felsefesinin ve yine Japonyanın  merak etme felsefesini yetişen nesilleri nezdinde yaşantıya dönüşmesi ile elde edilmiş bir kazanım ve başarıdır.

Biz büyüklerinizin sebep olduğu ve karşı karşıya kaldığınız olayları,olguları, fikirleri, inançları, değerleri, zihniyetleri,yol ve yöntemleri sebep ve sonuç ilişkisi çerçevesinde, aklın,ilmin, fennin ve aslen ilahi kaynaklı vicdanınızın ve halet-i ruhiyenizin rehberliğinde,

Neden.? Niçin.? Nasıl.? Soruları ve sorgulamaları ışığında müşterek doğrulara,değerlere,inançlara aslı menbasından ulaşın ve beslenin.! 

Muhakkak ki sizleri idealize ve dinamize edecek bir mefküreniz, idealiniz olsun.!

Sizi geleceğe dair heyecenlandıracak, zinde ve güçlü kılacak bir kavganız olsun.! 

Lakin biz büyüklerinize özenip kavgayı birbirinizle değil, bir yaşam,fikir,hedef ve zihniyet ufuklarını,vizyonlarını, misyonlarını, zorluyacak ve aşacak boyutta olsun.!

Sakın ha bizleri seyredip yeise sürüklenip,ümitsizliğe düşmeyin.! 
Ne kadarda bizler Osmanlının mirası ve cumhuriyetin kazanımları ile bir ırak, afganistan,suriye,karabağ,doğu türkistan, vb gibi kan ve gözyaşı ile imtihan olan ülkeler gibi olmak için uğraşsakta ; 

Sizler binlerce yıllık bir devlet ve millet olabilme geleneğini bütün müesseseleri ile geleceğinizi inşa etmenin kavgasını ve mücadelesini akl-i ve nakl-i bilimler çerçevesinde verin.!

Çünkü;

Bizler bı kısır zihniyet,fikir,inançlarımız eşliğindeki yaşantımızla sadece günümüzü kurtaracak maalesefki ağır bedelleri ödemekle yarın sizleri  başbaşa bırakacağız.! Ölüp,kaybolup,yok olup gideceğiz.! 

Bu hayat-i münasebetle ;

Unutmayınız ki bizler kullanabildiğimiz teknolojik araçlar kadar özgürüz.! 

Lakin bu teknolojik araçları üretemeyecek kadar da müstemlekeyiz.!

Unutmayınız ki bizler kendi hammaddelerimizi üretebildiğimiz oranda tokuz ve mağruruz.! 

Kendi hammeddemiz üzerinden elde edilen İhtiyacımızı ithal etmeye mahkumuz,mecburuz ve o oranda da açız ve bağımlıyız.! 

Unutmayınız ki kendi ihtiyacını üretemeyen ve ihtiyaç fazlasını pazarlayamayan ülkeler ve milletler bağımsızlığı sadece havanda su dövecek oranda yaşarlar.!

Bazı sloganlar ve semboller eşliğinde figurative tatminle sadece avunurlar.!

Unutmayınız ki ; İnsanların en hayırlısı İnsanlığa faydalı olanlardır.! 
Kendi maddi ve manevi ihtiyacını kendisi elde edemeyen insanların,toplumların ne kendisine ne de tüm insanlığa hiç bir katkısı yoktur.! 

Mahkum,mecbur ve müstemleke yaşam ise onlar için mukadderattır.! 

Biz büyükleriniz bu hal ve ahvaldeyiz.! 

Siz gençlerimiz ise bir meçulde.? 

Unutmayınız ki yaşadığımız çoğrafyayı ve dünyayı iyi okuyup, içinde yaşadığımız bilgi çağının ihtiyaçları, gerekleri ve öncelikleri etrafında Cumhuriyetin güncellenmesi.!

Bütün müesseseleri ile yeniden revize  ve dizayn edilmesi bir zaruriyettir.!

Unutmayınız ki ; Türkiye Cumhuriyeti Devletini çağdaş medeniyetler seviyesine ulaştıracak Hıristiyan ve Siyonist batı kültürü değil, Türk-İslam Kültürüdür. 

Kendi öz kültürüne değer vermeyip, diğer milletlerin kültürünü benimseyen, onların yaşayışlarına özenen milletler zamanla kültür bağımsızlıklarının yanında milli hakimiyet ve istiklallerini de kaybederler. 

Her alanda güçlü ve Tam Bağımsız Lider Ülke Türkiye, TÜRK-İSLAM KÜLTÜRÜ anlayışının millete ve devlete yerleşmesiyle mümkündür.

Günümüzdeki çağdaşlaşma dayatmalarına, modernleşme hareketlerine naziren, Bir milletin kökünden koparılarak çağdaşlaştırılmayacağının, modernleşmenin çıplaklık, ahlaksızlık, soysuzluk, hainlik ölçütleriyle bağdaştırılamayacağının ve medenileşmenin,MEDENİ VE MANEVİ şuur içerisinde ancak ve ancak “MİLLİLEŞMEYLE” sağlanabileceğini Unutmamalısınız.! 

Bilgi Çağını yaşayan günümüz dünyasında, güçlülerin, savaşların, mücadelenin; İlmin, Teknolojinin, Bilginin esiri olduğu yaşadığımız yüzyılda 

Dünya Devletleri ve Milletleri kendi gençliklerini varlık sebebi aydınlık yarınlarının sorumlu belirleyicileri olarak addederken;
Mutlu ve Müreffeh Lider Ülke Türkiye’yi yeniden inşa edecek, sosyal-kültürel ve iktisadi kalkınmanın temel dinamikleri olarak TAM BAĞIMSIZ TÜRKİYE’ yi en ileri medeniyetler seviyesine ulaştırabilecek.!

Türk devletinin ve milletinin geleceğinin teminatı, parlayan yıldızı, istikbali olabilecek.

Türk milletini aydınlık yarınlara taşıyabilecek, idealist bir neslin sosyal-siyasal-kültürel ve ahlaki ifadesi olarak; 

Bir eli İlim de Fen de –Teknolojide, Bir eli KUR-AN’da –SÜNNET’ te.! Bir ayağı Mazide bir ayağı Atide olabilen! 

Düşünen, araştıran, tartışan, her türlü bilgiye değer veren sorgulayan ve üreten bilgi toplumunun mihenk taşı sayılabilecek. 
İlahiyat fakülteleri mescitleriyle.! Mühendislik fakülteleri laboratuarını aynı çatı altında birleştirebilen bir anlayışla yen çağa mührünü vurabilecek.!

Bugüne kadar keşfedilmemiş bir silahı ; bilgiyle donanmış-iman ile yoğrulmuş-şahadetle susamış MÜSLÜMAN TÜRK GENÇLİĞİ olarak muhakkak ki bu İdeali :

YA BAŞARACAKSINIZ…! 

YA DA BİZ BÜYÜKLERİN MAKUS TALİHİYLE YAŞAYIP ÖLÜP YOK OLACAKSINIZ.!

selam-saygı-dua.
Ahmet Gökhan Yazıcı