Piyasalar

Ermenistan Dahi Tanımadı

Punto:
Ermenistan’ın kurtuluşu ile ilgili daha önce yazmıştık. “Bu küçük sentetik devlet, kendini kurmamıştır, kurulmuştur; kurdurulmuştur” dedik. Emperyalist devletlerin Osmanlı Devleti’ni her yönden böyle devlet-çiklerle kuşattığını görmek için çok fazla tarih bilmeye gerek yoktur. Buna amiyane tabirle “çıban başı siyaseti” diyebiliriz. Devlet kimliği olmayan bir etnik topluluğu devlet iddiasıyla piyasaya sürmek. Komita/terör eylemlerini tahrik edecek güçle donatmak ve böylece Osmanlıya/Türkiye’ye diz çöktürmek. Büyük Ermenistan’ı batılı sömürgeciler tahrik etti. Türkiye’nin neredeyse Sivas’a kadar doğusunu o hayalî devlete aitmiş gibi göstererek Ermenilere havuç siyaseti uyguladılar. (Bilahire bu bölge yine başka bir hayali devletin sınırları içinde gösterilmiştir). İşin esası: Böylece Türkiye üzerinde milletlerarası bir baskı oluşturmak… Büyük Ermenistan bu hayale ümit bağlayan eli kanlı komitacılar/teröristler tarafından kurulamadı, kurulamazdı. Bir yerde gerçek devlet iradesi varsa, başka bir devlet iradesine yer olamaz. Batılı sömürgecilerin Büyük Ermenistan projesi Rus Çarlığı’nın küçük Ermenistan’ı ile dengelendi. Önce özerk bölge olan Ermenistan sonra Sovyetler Birliği içinde bir federe devlet, Sovyetler yıkılınca da güya müstakil oldu. Sovyet sistemi yıkılırken Ermenistan meselesini canlı tutacak bir unsur hikâyeye eklendi: Dağlık Karabağ özerk bölgesi Ermeniler tarafından işgal edildi ve orada Ermenistan’ın dahi tanımadığı bir uydurma devlet ilan edildi. “Ermenistan dahi tanımadı” dedikten sonra başka bir ülke tanımış mı diye sormanın bir mânası yoktur. Kimsenin tanımadığı, sentetik bir devletin içinde başka bir sun’i bir iç devlet! Öyle anlaşılıyor ki, Rusya aklı batının hegomonik güçlerinin Ermenistan üzerinden kendisini de rahatsız edecek hamleleri olabileceğini sezdi. Azerbaycan’ın hakkının teslim edilmesini sağlayacak bir pozisyona meydan verdi. Burada hem Azerbaycan hem de Türkiye sınandı. Azerbaycan Ermenistan saldırıları karşısında askerî gücünü gösterirken, Türkiye de Azerbaycan’a kayıtsız şartsız destek teminatı verdi. Bu teminatın sağladığı psikolojik vasatta Azerbaycan askerî harekatını yürüttü, Türkiye’nin askerî müdahalesine ihtiyaç kalmadı. Azerbaycan harekatı belli bir safhaya gelince Rusya müdahale ederek sıcak çatışmaları bitirdi. Elbette soğuk çatışmalar hiçbir zaman bitmez! İşte bu çatışmasızlık sürecinde Fransa Senatosu’nun hamlesini nasıl yorumlamalı? Ezici bir çoğunluk Dağlık Karabağı tanımak yönünde oy verdi! Şöyle deniliyor: Ey Ermenistan! Rusya’ya teslim olma. Hatta Karabağ’dan da vaz geçme! Oysa Mikron daha birkaç gün önce Ermenilere, “Karabağ Ermenistan toprağı değil ki”, demişti. Maneviyatı yerlerde sürünen Ermenistan bu dayanaktan yoksun yüreklendirme hamlesini elinin tersiyle itecek akla sahip mi? Bu konuda bir şey söylemek zor. Eğer bu feraset gösterilirse, Ermenistan salim bir yola girebilir. Yoksa en fazla acı çekenler yine Ermeniler olacak. Fransa emperyalizmin Türkiye sınırlarında çıbanbaşının kaşınmasından vazgeçmeyeceğini mi göstermek istiyor? Fransa’nın bu erken uyarısı, batının Türkiye ile ilgili gelecek planlamasının bir parçası olabilir mi? Yani ardarda Avrupa ülkeleri ve ABD Dağlık Karabağ’ı tanıyabilir mi? Eğer öyleyse, Türkiye’nin Batı sistemi ile hesaplaşması yaklaşmış demektir. Fransa böylece Ermenilere, “Rusya’ya tam teslim olmayın” mesajı verdi. Bu bir mesajdır ve arkası boş bir mesajdır. Rusya bu coğrafyada bu güçle bulunduğuna göre, sadece mesaj olarak kalacaktır. Tabii bir de Fransa’nın Karabağ meselesinin çözümü için oluşturulan Minsk grubunda bulunduğunu hatırlayalım! Çözüm neden otuz yıldır sağlanamadı, işte sorunun cevabı! * Son dakika: Fransa Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Senato'nun çağrısına rağmen Dağlık Karabağ'ı bağımsız bir cumhuriyet olarak tanımadıkları açıklamasını yapmış. Bu nasıl yorumlanmalı? Artık Fransa devlet cihazının her tarafından ayrı ses çıkıyor. Tutarsızlık Fransız siyasetini tanımlamak için en uygun kelime haline geliyor!