29 HAZ 2025
Piyasalar

Devşirme-Dönme Ümmetçilerin Türk Düşmanlığı

Punto: 18px12px

Yazımın başlığını yalnızca “Devşirme-Dönme Ümmetçilerin Türk Düşmanlığı” diye isimlendirebilirdim, ancak onların Türk Milliyetçilerine saldırırken, nasıl ikiyüzlülük-münafıklık edip ırkçılık güttüklerini de vurgulamak amacıyla özellikle “Irkçılığı” da yazdım.

Son zamanlarda kendini iyice gösteren Türk Düşmanlığı, çeşitli kılıflara bürünerek, iktidarı da arkasına alarak, acımasızca Türklüğe karşı Haçlı saldırısını yapmaktadır. Adeta son vuruşlarını bütün kinleri ile vurmakta, gölgesinde yaşadığı, kucağında büyüdüğü koca-asil bir millete ihanetini fütursuzca sergilemektedir.

Türklüğe ve Türk Milletine ait bütün değerler ayaklar altına alınmakla kalınmayıp, mensubiyet, kimlik hakkı olan Türk ismi bile çok görülmektedir. Önceki makalemde bu konuyu genel olarak değerlendirmiştim. Bu yazımda ise çeşitli renklere bürünmüş olan ve asla kendi aralarında bile; iman, fikir, eylem birliği olmayan, yalnızca Türk düşmanlığında birleşen, kimi ifade ile siyasal İslamcılar yahut siyasi ümmetçileri ele alacağım. 

Bir Türk Milliyetçisi olarak, Ümmet anlayışımız; her Müslüman’ım diyenin, İslam ve Hz. Muhammed Mustafa’nın Ümmetinden olması kaçınılmaz bir gerçektir. İslam’ın vaaz ve emrettiği ile hayatımızı çerçevelemeyi ve ahlaki değerlerini yaşamayı bir ülkü, vazife edinmişizdir. Bu anlamda hangi ırktan, kavimden olursa olsun, İslam’a göre hayatını tanzim etmiş her Müslüman bir Ümmettir. Doğru ve geçerli kabul de bu olmalıdır. Böyle bir anlayıştaki Ümmetçiliğe kimsenin itirazı olamaz.

Fatih Sultan Mehmet’in iyi niyetlerle kurduğu ve sistemleştirdiği Enderun’da önceleri yetim-öksüz kalmış Türkmen-Türk çocuklarına sahip çıkılarak devşirilip yetiştirilmesi ile faydalı olmuştur. Ancak zamanla farklı ırk ve dine mensup çocukların devşirilmesi aynı sonucu vermemiştir. Devşirmecilikten iktidara yürüyen, erk, makam, servet ulaşan birçok devşirme gerçekte İslamlaşmış fakat Türkleşememiş ya da dışta İslam içte farklı inanç ve anlayışta olmuştur.

Makam ve mevkilerini borçlu olduğu millete karşı içten içe kindar bir tutum sergilemişlerdir. Her fırsatta Türk’ü taşralı olarak sıfatlandırarak aşağılamış, hor görmüştür. Türk’ün makam, servet sahibi olmasının önüne geçmiş, onu engellemiştir. Kurmuş olduğu çeşitli ayak oyunları ile Türk’ü iktidar dışında tutmuştur. Bunu yaparken de Müslümanlık anlayışına, ümmetçiliğe sığınmıştır. Oysaki mensup olduğu ırkı asla unutmamış ve onun öcünü almıştır. Yüzyıllar boyunca bu sürüp gitmiştir. Bizce koca bir imparatorluğun çöküş sebeplerinden biride bu olmuştur.

Irken ve dinen devşirme- dönmelerin yanı sıra birde Türk olup da devşirilenler vardır. Bunlarda Türklükten çıkmış ya Türklüğü inkâr etmiş, kimliksiz, kişiliksiz bir Müslüman tipi oluşturmuşlardır. Son toplulukta olanların bir kısmı da farklı Müslüman kimliklere bürünmüşlerdir. Türk düşmanlığında diğerlerinden geri kalmamış, en amansız düşman olmuşlardır.

Osmanlı iktidarını Türk’ün aleyhine kullanan bu devşirme-dönme ümmetçiler, yüzyılların kazanımı olan Osmanlı iktidarlarının her türlü nimetini de hoyratça ve acımasızca sömürmüşlerdir.

Nizam-ı Âlem Ülküsü ile kurulmuş olan ve büyük bedeller ödenerek üç kıtada hükümranlık süren Osmanlı iktidarındaki topraklar talan ve işgal edilirken, bu soysuz ümmetçiler zevahiri kurtarmanın yani kendi çıkarlarını korumanın yollarına bakmışlardır.

Türk Milliyetçilerinin, derlenip, toparlanması ile birlikte başlayan Milli Mücadeleye karşıda aynı kin-nefretle karşı çıkmışlardır. Her türlü ihanetlerine rağmen bu şanlı mücadeleyi engelleyememişlerdir.

Yeni hükümet şeklinin, Türk’ü merkez alarak kurulması ile birlikte bu ihanet şebekesi ortalarda görünmemiştir. Bununla birlikte gizliden gizliye fitne fesatlıktan da geri durmamışlardır. Her isyanı, her fitneliği, İslam-şeriat veya ümmetçilik adı ile sunmaya çalışmışlardır. Gerçekte ise Türk’e olan kinleri vardı. Onları ne İslam ne Ümmeti Muhammed ilgilendiriyordu.

Bazı dönme-devşirmeler Cumhuriyet kurulduktan sonra da kılık değiştirmiş, düşmanlıkları içlerinde saklı kalmak kaydı ile ya batıcı, ya Kemalist olmuşlardır. Ne acıdır ki, iktidarın gücünden faydalanarak Anadolu Türk’ünü tıpkı Osmanlıdaki gibi, horlamış ve ezmiştir. Türk yine sahip olduğu devlette ikinci sınıf vatandaş durumuna düşmüştür.

Devşirme-dönmelerin ümmetçi renge boyananları ya da kanadı ise Cumhuriyet hükümetlerinin nimetlerinden faydalanamamışlardır. İslam’ı ve Ümmetçiliği bir istismar aracı olarak kullanan bu topluluk, batıcı, Kemalist devşirme dönmelerin yaptıklarını gerekçe göstererek halkın gözünü boyamış kendilerine taraf toplayarak, ticarette zenginleşmiş ve iktidara doğru yürümüştür. Neticede de bugün zafer çığlıkları ile iktidarın nimetinden faydalanmaktadırlar. İşin garibi yine Türk aşağılanmakta ve horlanmaktadır. Üstelik Türk’ün sırtına basılaraktan bu yapılmaktadır. 

Milyonlarca Türk’ün, kan dökerek yurt yaptığı topraklardan, gözünün içine bakılarak Türk’ün adı, sanı silinmek istenmektedir. Ve yine din ve ümmetçilik kisvesi kullanılmaktadır.

Fakat unutulmamalıdır ki, Türk Milliyetçileri damarlarındaki asil kanı harekete geçirerek bu gidişata dur diyeceklerdir.