Piyasalar

Dadaşların Esarete Meydan Okuduğu Gün 12 Mart

Punto:
Dadaşların Esarete Meydan Okuduğu Gün 12 Mart Tarihler ağlar vatan yanarken, Eller öz vatanda nara atarken, Ufukta ümidin nuru batarken, İlk sesi haykıran yüce Erzurum Vatanı kurtaran yüce Erzurum. Ufak bir depreniş, bir atlayışla, Ümitler aşlayan bir şahlanışla, Altıbin senelik bir arayışla Canavar ağzını yırtan Erzurum Ümitsizlikleri kıran Erzurum. Vatana ümidsin, bayrağa rehber, Tarihin bağrın sesin inilder, Milli vicdan doğar, senden alır fer, İlk sesi haykıran yüce Erzurum Vatanı kurtaran yüce Erzurum Mısralarından oluşan Erzurum Marşı İstiklal Marşının Kabulüne kadar Erzurum’da Milli Marş olarak okunmuştur ki tevafuktur Erzurum’un Düşman İşgalinden kurtuluşu da istiklal Marşının kabulü ile aynı güne denk gelmiştir. 12 Mart Tarihi milletimizce genel olarak İstiklal Marşının kabulü olarak bilinse de İstiklal Marşının üçüncü kıtasında BEN EZELDEN BERİDİR HÜR YAŞADIM HÜR YAŞARIM HANGİ ÇILGIN BANA ZİNCİR VURACAKMIŞ ŞAŞARIM Sanki onlar için yazılmış gibi duran DADAŞ’ların düşman işgalinden kurtulma Yıl dönümüdür.16 şubat 1916 Ruslar Erzurum’u işgal ettiler 1.Dünya Savaşında Adeta gücü tükenen Osmanlı devletinin Erzurum’u temizleyecek takati kalmamıştı. Erzurum Halkı ise kendi imkanlarınca ağır bir esaret dönemi geçirmişti. Eli silah tutan herkes cephede olduğundan şehirde kadın çocuk ve yaşlı dışında neredeyse kimse kalmamıştı gerçi. Düşman adeta, vicdansızlığını ve insanlıktan uzaklığını ispat etmek istercesine zulmüne devam ediyordu, Sırf 11 Mart 1918 günü bile 3000 kişiye yakın Müslüman Türk’ün maalesef yakılarak şehit edildiği, Rus yarbayı Twedo-Khelebof anılarında denk geliyor önümüze ki bu acı gerçekleri şuan iki ya da üç nesil öncesi ya şahit oldu yada şahit olan birisine denk geldi. Gelelim o güne, Dadaşların Esaret sınırlarının artık sona geldiği gün 12 Mart sabahının nasıl başladığına ; Alvarlı Hâce Muhammed Lütfi Hazretlerine halk sorar, “Efem (Halkın Yerel Hitap şekli) ne zaman karşı geleceğiz bu zulme ” diye. Alvarlı Efe Hazretleri ise “Ne zaman sakalımın akına, kan bulaşırsa o gün” Buyurmuştur. 11 Mart günü Efe Hazretlerinin kucağında Rus askerinin dipçiği ile şehadete kavuşan gencin kanı Efe Hazretlerinin sakalına bulaşmıştır, bunu gören imam efendi ise artık vakit geldi düşüncesi ile 12 Mart sabah ezanın peşine defalarca sela okumaktadır. Erzurum Halkı yaşlısıyla çocuğuyla, elinde olan silahı ile olmayan ise kazması, küreği, satırı, palası ile düşman esaretine yeter demeye koyulmuştur artık onları durduracak yalnızca 2 şey vardır şehadet yada düşmanın azli. 12 Mart Dadaşların esarete karşılık şehadeti seçtikleri gün, evinde duran yoktu o gün tüm halk düşmana karşı koymuştu, daha üç aylık bebeğini "Seni bana Allah verdi. Ben de Ona emanet ediyorum." diyerek bırakıp düşmana karşı gelen Nene Hatun’a dur dediklerinde “Bebeğim anasız yaşayabilir, ama vatansız yaşayamaz” cevabını vermiştir ve 17 askerin yaşamına bizzat kendi elleri ile son vermiştir. Ruhu şad olsun bugün kabri Aziziye Tabyasında yer almaktadır. O yılların pek bilinmeyenlerinden birisi de Rayise Hanım’ın annesi Kara Zehra, Veysi Efendi Mahallesinde yaşayan Zehra’nın ailesi ne yazık ki katledilmiştir. Zehra’nın sağ olduğunu gören Müslüman bir Rus subayı, Kara Zehra’yı kucaklamış ve onu bir halıya sararak ortamdan uzaklaştırmış, yaralarını tedavi ettirdikten sonra Gürcistan’a götürmüş. Gürcistan da, Kara Zehra’nın Müslüman Türk olduğu anlaşılır, başına bir hâl gelir düşüncesiyle onu Bakü’ye götürüp bir yetimhaneye vermiş. Yetimhanede büyüyen Kara Zehra, okula gidip gelirken kimsesi olmayan zengin bir Azeri hanım tarafından evlatlık alınmış. Genç kızlık dönemine girince, taliplisi çıkan Kara Zehra, Azeri bir savcı ile evlenmiş ve bu evlilikten üç kız çocuğu olmuş. Rayise Hanım bu evlilikten dünyaya gelen üç çocuktan biridir. Kara Zehra, çocuklarının başına bir olay gelir diye geçmişi ile ilgili en ufak bir bilgi vermemiş, Türkiye’den geldiğini sır olarak saklamış. Yıllar sonra bu durum Rayise’nin dikkatini çekmiş ve bir gün işe gitmeyip annesi Kara Zehra’ya bu konuyu sormaya karar vermiş. Kara Zehra sormasının ardından başlamış anlatmaya olanları ve vasiyet olarak da buyurmuş evlatlarına “BEN ÖLDÜĞÜMDE İMKÂNINIZ OLURSA CENAZEMİ VATANIM ERZURUM’A GÖTÜRÜN. EĞER İMKÂN BULAMAZSANIZ BENİM MEZARIMDAN BİR AVUÇ TOPRAK ALIN ERZURUM’A GÖTÜRÜN ORADAN ALDIĞINIZ TOPRAĞI DA BENİM MEZARIMA GETİRİN İŞTE O ZAMAN RUHUM ŞÂD OLUR”. Vefatı esnasında imkansızlıklar çerçevesinde naaşı getirilmese de, şükür ki Erzurum’da sembolik bir mezar yapılmış Kara Zehra’ya üzerine “ Garip ölsem götürün/ Dar köşeden ötürün/Benim ölüm haberimi/Vatanım Erzurum’a yetirin” yazılmıştır. Tabi Erzurum’dan toprakta götürülmüş kendi mezarına. 12 Mart 1918 Erzurum halkının esarete sabrının kalmadığı, şehadeti kabullendiği gün maalesef ki bugünlerde yalnızca sadece protokol kutlamaları ile anıldığını müzikler bandolar eşliğinde kutlanmasının hüznünü yaşıyor, Erzurum Milli Marşının ilk satırlarını oluşturduğu yazımı Alvarlı Hâce Muhammed Lütfi Hazretleri’nin o günleri anlatan beyitleri ile sonlandırıyorum. Muhammed Lütfü YILDIZ Kop¬du bugün kıyâmet/Yeryüzü alkan oldu Görülmemiş alâmet/Kandan bir tûfân oldu İslâm hânümânıyla/Kurtulmaz bir cânıyla Herkesin öz kanıyla/Saçları elvân oldu Lâle yanak gül yüzler/Gonce dehân dür sözler Hançerlendikçe sızlar/Bedenleri kan oldu Yavrular ağladıkça/Ciğerler dağladıkça Hançerler bağladıkça/Cesedde bî-cân oldu İslâm sızlar Hudâ’ya/Arş sallanur sadâya Dağlar gelür nidâya/İslâm perîşân oldu Des¬te deste gül yüzler/Dö¬kül¬dü kara gözler Ka¬na boyandı yerler/Taşları mercân oldu Yiğitler baltalanmış/Öz kanına boyanmış Körpe kuzular yanmış/Âteşde biryân oldu Kanlı bâzâr kuruldu/Boyunları buruldu Kan harmanı görüldü/Gören âdem kan oldu Ağladılar felekler/Eyler duâ melekler Kabûl olmaz dilekler/Gözyaşı ummân oldu LUTFÎ fi‘l-i Hudâ’da/Noksân mı ya irâde Te’sîr yok bu sadâde/Âdem ki hayvân ol¬du