Piyasalar

Cumhurbaşkanı'nın Attığı Yem

Punto:

CB Erdoğan'ın Adli Yıl'ın açılışında Ali Erbaş'a özellikle dua ettirdiğini düşünüyorum.

Erdoğan, ekonomik krizin, yolsuzlukların iktidarını nasıl yıprattığını görüyor. Bir daha iktidar olması için siyasi rekabeti ekonomi ve projeler üzerinden, -değerler alanına- çekmesi gerekiyor.

Laik/dindar, muhafazakar/solcu,İslamcı/din karşıtı gibi kutuplaştırmalarla şansını yükseltmesi, hatta seçim alması mümkün. Bunun için de Kılıçdaroğlu'nun dönüştürme, ehlileştirme çabalarına rağmen, laikliği her türlü dini tezahürün karşısında olmak olarak anlayanların reflekslerinin harekete geçirilmesi gerekiyor.

İşte Adli yıl açılışındaki dua bunun içindi.

Erdoğan'ın attığı yemi bu çevreler sonuçlarını tahmin etmeden yuttular. Kaç gündür Halk Tv ile KRT, ağızlarına verilen sakızı çiğneyerek Erdoğan'ın emellerine hizmet ediyorlar. Kılıçdaroğlu'nun dinle ve halkla barışık siyasetine kezzab döküyorlar.

Aynı aymazlık Edremit'in 90. Kurtuluş yıldönümünde de sergilendi. Cumhuriyet öncesi Türk kadını çarşaflı, zincire vurulmuş bir kadın imajı ile resmedildi. Bu, kadın üzerinden İslam'a hangi gözle bakıldığının bir göstergesiydi.

Adli yıl açılışında dua edilmesini kendi düşüncelerinize uygun bulmayabilirsiniz, ama AKP'ye yönelik eleştirilerinizi bunun üzerine kurarsanız kaybedersiniz.

AKP yirmi yıla yakın bir süredir iktidarda. Bu süre zarfında bütün toplumsal denetim ve yönlendirme mekanizmalarını elinde bulundurdu. İzlediği eğitim politikası ile öğrencileri İmam Hatiplere yönlendirmeye çalıştı. Kontrolünde olan gazete ve televizyonları yeni bir sosyoloji oluşturmak için kullandı. Bunda kısmen de olsa başarılı oldu. Başarısı, dine ilgili ve saygılı bir toplumsal çevrenin oluşması, başarısızlığı ise onların aynı zamanda çağdaş değerlere bağlı olması demokrat,özgürlükçü bir din anlayışı ve toplumsal düzeni benimsemeleri idi. Bugün AKP'de yaşanan kaymaların asıl nedeni budur, bu kayış ve erezyonun diğer partilere gitmekte mütereddit oluşunun nedeni de budur.

Yeni seçmen sosyolojisinin dindarlığı da milliyetçiliği de, zamanın ruhu ile mecz olunmuş bir dindarlık ve milliyetçiliktir. Özellikle Z kuşağı dini ve milli değerlerden vaz geçmeden siyasi tercihlerini belirlemek istemektedir. Millet ittifakının, yerel seçimlerde Ankara ve İstanbul gibi Büyük Şehir belediyelerini kazanmasında biraz da seçmenin bu buluşmayı (değerler ile şimdinin) görmüş olmasından kaynaklıdır. Seçmen, İYİ Partiyi değerlerinin garantisi, CHP'yi demokrasinin, özgürlüğün, insan haklarının  kısacası şimdiye ait fikir ve düşüncelerin teminatı olarak görmüştür. Bu izlenimi ve imajı oluşturmak yerel seçimlerde muhalefete başarıyı getiren en önemli unsur oldu.

Erdoğan'ın en çok istediği şey, seçimlerin din yandaşlığı, din karşıtlığı üzerinden yapılması, agoraya çıkıp bu CE HA PE var ya bu CE HA PE hala uslanmamış, bunlar din düşmanı, bunlar duaya bile karşı, yarın iktidar olurlarsa kimseye dua bile yaptırmazlar, diyebileceği bir seçim ortamının oluşmasıdır. Önümüzdeki günlerde bu zemini oluşturmak için yeni dini görüntülerin, resimlerin verilmesi sürpriz olmaz. Nasıl olsa din denince tüyleri ürperen, bir türlü bu milletin değerlerine saygıyı öğrenmeyen, veya her dini hareketin siyasi rejimle ilişkilendirilmeyeceğini anlamayan bir kesim var. Halbuki şimdiye kadar Erdoğan'ın dinle kutuplaştırıp, emek vermeden seçimi kotarma politikasını anlamaları gerekirdi. Ne Türk toplumunu tanıyorlar ne de olanca iddialarına rağmen Erdoğan'ın şifrelerini çözebilmişler. Muhalefet, bu yeni sosyolojiye uygun politikalar üretmediği müddetçe durağan hale gelen AKP'deki çözülmeyi hızlandırması mümkün değildir.