Piyasalar

Bu suni gündemler kime yarar?

Punto:

Ey muhalefet, sayın Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın; gündem yaratma, gündem değiştirme, algı yaratma, algıları yönetme konularında ne kadar usta olduğunu hala öğrenemediniz mi?

Geçen gün gece yarısı Üsküdar'da gözaltına alınan gazeteci Sedef Kabaş, Çağlayan'daki İstanbul Adliyesi'ne götürüldükten sonra tutuklandı. Ne kadar muhalif olursanız olun Türkiye Cumhuriyetinin Cumhurbaşkanı’na hakaret edemezsiniz. Hiçbir muhalefet partisi de Sedef Kabaş’ın Cumhurbaşkanı’na hakaretini savunamaz, avukatlığına soyunamaz. Ancak bir kadın gazetecinin hakaret iddiası nedeniyle gece yarısı evine baskın yapılıp gözaltına alınması doğru olabilir mi?  ‘Bu durumlar polis devletlerinde, dikta rejimlerde olur’ şeklinde eleştirilebilmelidir.

Yani muhalefet, bir gazetecinin Cumhurbaşkanı’na hakaretinden dolayı yargılanmasını eleştirmemeli ancak gece yarısı evinden alınıp derdest edilmesini ve tutuklanmasını eleştirebilmelidir. Sedef Kabaş’ın bu hakaretleri en çok muhalefet cephesine zarar verir, AKP’lilerin tabanını konsolide etmelerine yarar. Muhalefet tarafından, Sedef Kabaş’ın gece yarısı evinden alınışı ve tutuklanması asıl eleştirilmesi ve bu eylemlerden dolayı gündem oluşturulması gerekmiyor mu? Muhalefet AKP’nin; ‘Cumhurbaşkanı’na hakaret etti’ gündemine su taşımamalı. Neticede bu durum, çok basit şekilde yargının halledeceği bir vakıa değil midir? Diğer tüm hukuk devletlerinde de cumhurbaşkanı, devlet başkanı ya da bir başka konumdaki devlet adamına hakaret edenlerin ifadeleri alınır, yargılanır, suç işlediğine kanaat getirilirse cezası neyse çeker. Böyle gece yarısı operasyonları, tutuklamalar Türkiye’nin imajı açısında yanlıştır.

Bu suni gündemler kime yarar?

Gelelim Sezen Aksu’nun şarkısına…

Sezen Aksu 2017 yılında yaptığı, 2018 yılında vefat eden Yaşar Gaga'nın yazdığı; “Şahane Bir Şey Yaşamak” şarkısının sözleri nedeniyle bazı kesimler tarafından linç edildi. Şarkıda geçen 'Selam söyleyin o cahil Adem ile Havva'ya' sözleri büyük tepki çekti.

Şarkının yazarı; Adem ile Havva’yı sembol olarak mı kullandı, yani cahil erkekler ve kadınlar olarak mı bilmiyoruz çünkü şarkıyı-şiiri yazan Yaşar Gaga 2018 yılında vefat etmiş. Eğer şarkı yapıldığı 2017 yılında gündeme gelseydi, Yaşar Gaga bir açıklama yapabilirdi.

Ortalığı toz-duman içerisinde bırakanlar 5 Yıl önce neredeydiniz?

Hatta 1993 yılında yaptığı bir albümde, Sezen Aksu'nun 'Adem olan anlar' adlı başka bir şarkısında ise ''Ben seni de sevmedim Adem. Doğruyu duymak istiyorsun madem.. Alt tarafı bir elma yedik beraber. Zehir-i zıkkım oldu bize bal badem.'' ifadeleri yer alıyor.

Yakın zamanlara kadar AKP’ye yakın olan, Anayasa referandumunda; ‘Yetmez ama evet’ kampanyasına katılan Sezen Aksu’ya kimse bir şey demiyordu.

Ben; şairlerin, sanatçıların, mutasavvıfların bazen kullandıkları sözcükleri başka manalarda kullandıklarını da düşünürüm. Özellikle mutasavvıfların sözlerine pek çok gizem kattıklarını da biliriz. Öyle olmalı ki AKP iktidarı Sezen Aksu’nun son şarkısı beş yıl, önceki şarkısı 28 yıl önce yapılmasına rağmen kimse bir tepki koymamış, eleştirmemiş. Ama bugün; ekonomiden, eğitime, adalete, dış politikaya kadar her şey kötü giderken kendi seçmenini konsolide etmek için olmalı Cumhurbaşkanı sayın Erdoğan, camide cemaate seslendiği konuşmasında Sezen Aksu'nun şarkıda geçen sözlerini hedef alarak "O dilleri yeri geldiğinde koparmak bizim görevimizdir" diyebiliyor. Hukuk devletinde, demokrasi ile yönetilen ülkelerde asla böyle bir dil kullanmak söz konusu olamaz. Bir insanın ‘dili kopartılacak’ kadar büyük suç işlemiş olsa dahi bunun cezasını yargı verir, hukuk verir. Cumhurbaşkanının dili, demokrasi ve hukuk devletlerinde kullanılabilecek bir dil değildir, üstelik insanları cezalandırma görevleri de yoktur. İslam’ın dili ise sevgi dilidir.

Sezen Aksu’nun şarkılarında geçen sözler kabul edelim ki hakaret değil ama şık ve doğru da değildir. Sen topluma mal olmuş bir sanatçısın, toplumun inanç değerlerine biraz daha saygılı davranabilirsin. Çünkü bu toplumda, anlamadan-dinlemeden linç etme kültürü de var.

Evet, bu bir hakaret değil ama biraz saygı sınırlarını zorlayan ifadeler diye düşünüyorum, bu sebeple bir linç de ben yiyebilirim tabii. Zaten bu bir hakaret olsaydı şimdilerde sosyal medyadan Sezen Aksu’ya linç girişimine katılan AKP’lilerin beş (5) yıldır niçin sustuklarını izah etmeleri nasıl mümkün olacaktı. Niçin hakaret değil izah edeyim.

Evvela hadi gelin, Türk Dil Kurumuna (TDK) göre ‘cahil’ ne anlama geliyor ona bir bakalım:

1. sıfat Öğrenim görmemiş, okumamış:

2. sıfat Belli bir konuda yeterli bilgisi olmayan:

3. sıfat, halk ağzında deneysiz, genç,

Kur’an-ı Kerim Tâ-Hâ / 117. Ayet: Bunun üzerine şöyle buyurduk: “Ey Âdem! Şüphesiz bu İblîs, senin ve eşin için çok tehlikeli bir düşmandır. Dikkat edin de, sizi cennetten çıkarmasın! Yoksa ihtiyaçlar içinde koşturur durur, sıkıntı çeker, perişan olursun.”

Tâ-Hâ / 120. Ayet: Derken şeytan ona vesvese verip: “Ey Âdem! Ne dersin, sana ölümsüzlük ağacını ve asla yok olmayacak bir saltanatın yolunu göstereyim mi?” dedi.

Tâ-Hâ / 121. Ayet: Böylece Âdem ve Havva o yasak ağaçtan yediler. Bunun üzerine ayıp yerleri kendilerine açılıp belli oluverdi de oraları hemen cennet yapraklarıyla örtmeye çalıştılar. Böylece Âdem, Rabb’inin emrine karşı geldi ve şaşırıp kaldı.

Tabii, Âdem ve Havva Kur’an-ı Kerimde sembolize edilerek insanoğlunun ibret alması gereken hususlar anlatılıyor, birçok ayette benzer Kur’an dilini görüyoruz.

Hz. Âdem ve Hz. Havva o yasak ağaçtan yediler ve böylece Rabb’inin emrine karşı geldiler.

Niçin?

Çünkü yeterli bilgileri ve deneyimleri yoktu.

Kur’an-ı Kerim Alak Suresi birinci ayette Rabb’imiz; “Yaratan Rabb’inin adıyla oku!” diye buyuruyor. Peki, biz bu ayetten ne anlamalıyız, onun için de Diyanet İşleri Başkanlığının tefsirine bakalım: “Bu âyetler Hz. Peygamber’e inen ilk vahiy olup ona ve onun şahsında bütün Müslümanlara okumayı emretmiş, onları kalemle yazmaya ve ilimde gelişip yetkinleşmeye teşvik etmiştir. İlk vahyin “oku” emriyle başlaması ve bu emrin iki defa tekrar edilmesi, okumanın ve bilmenin dinde ve insan hayatında ne kadar önemli olduğunu gösterdiği şeklinde yorumlanır.” 

Millet açlıktan, işsizlikten kırılırken bakın neleri tartışıyoruz. Sezen Aksu elbette benim umurumda değil, aksine kızıyorum da böyle suni gündemlere sebep olduğu için. Ey muhalefet, madem sizin gündem değiştirme ve gündem oluşturma gibi bir beceriniz yok o vakit böyle oluşturulan sahte gündemlere sazan gibi atlamayın.