Piyasalar

Ateş Düştüğü Yeri Yakar

Punto:

Ramazan ayı içinde işgalci zalim İsrail tarafından MESCİDİ AKSA BASKINI ve GAZZE SALDIRILARI KARŞISINDA Türkiye gerek devlet gerek Türk halkı olarak gerekli tepkiyi vermiş ayrıca Türk halkı meydanlara çıkmış, aynı durum pek çok devlette de olmuştur.
Doğu Türkistan'lı kardeşlerimiz ÇOK HAKLI BİR BEKLENTİ VE TALEP İLE öncelikle "Devletimiz yetkililerine ve Türk halkına gönül koydular. "Dost sevdiğine kırılır."  Doğu Türkistan'da yaşanan SOYKIRIMA karşı gerek Devlet yetkililerimiz gerekse Türk halkından aynı tepkiyi vermelerini beklemişlerdir. 
Nitekim Uygur kardeşlerimiz;
"Mescid-i Aksa bizim de ilk kıblemiz Türkiye devlet yetkilileri ve Türk halkının tepkisi son derece yerindedir. Gök bayrağımız ve al bayrağımızla biz de protestolara katıldık Filistinli kardeşlerimizin yanında olduğumuzu göstermeye çalıştık. KEŞKE TÜRK HALKI VE DEVLETİMİZ aynı duyarlılığı  Doğu Türkistan konusunda da gösterseler" diyerek serzenişte bulunmaktalar.
Son derece haklı bir beklentidir.
Devlet olarak Doğu Türkistan SOYKIRIMINA karşı dünya devletlerine örnek mücadele sergileyeceğimizi millet olarak da aynı tepki ve dayanışmayı göstereceğimiz umudunu taşımaktalar.
Bir de soykırım yaşamış Uygur Çerkes Kırım Tatarları ve diğer kardeşlerimiz Türkiye'den "TBMM'de SOYKIRIMI TANIMASI beklentisi içindeler.  Ancak Türkiye'nin "sözde ERMENİ soykırımı" iddiaları ve bazı ülkelerin TÜRKİYE'Yİ KÖŞEYE SIKIŞTIRMAK maksadı ile yaptıkları soykırım kararları konusunda; Türkiye HODRİ MEYDAN DEMİŞ ARŞİVLERİNİ AÇMIŞ VE HERKESİN ARŞİVLERINİ AÇMASINI konu hakkında  SİYASETÇİLERİN DEĞİL TARİHÇİLERİN VE BAĞIMSIZ MAHKEMELERIN KARAR VERMESİ iddiasını ısrarla sürdürürken ve bu meselede  haklı olarak parlemento ve SİYASETÇİLERİN karar vereceği konu değildir derken nasıl olacak da kendisi önerdiği metodu bırakıp parlemento da soykırımı tanıdığını ilan edecek? Türkiye ilkeli duruşunu sürdürecektir. Ancak SOYKIRIM konusunda diplomatik yollarla  yürüttüğünü düşündüğümüz ve umduğumuz mücadelesi konusunda DÜNYAYA ÖRNEK tavır geliştirmesini Soykırım yaşamış  gerek Uygur gerek Çerkes ve Kırım Tatar Müslüman kardeşlerimiz ummakta beklemektedir.

İsmail Gaspıralı'nın "dilde, fikirde işte birlik" yolunda olduğumuzu göstermemiz gerektiğini ifade etmeden geçmeyeceğim.

Türkistan bölgesini Doğu Türkistan'ı Çin batıda kalan kısmı ise Rusya işgal etmiştir.
1876'da Doğu Türkistanlı yöneticilerin ARALARINDAKİ İHTİLAFI AYRILIKLARI fırsat bilen Çinin Doğu Türkistan'ı işgali ile başlayan süreç halen devam ediyor.
Onun için her fırsatta birlik beraberlik vurgusu yapıyor birlik beraberliğin önemini anlatmaya çalışıyorum.

Rusya'nın hayali ve yaptığı SOYKIRIMLAR

Rusya'nın Karadeniz'e inme hayali Çin'in Batı Türkistan ve oradan dünyaya İPEK YOLU ile açılma hayali bölge insanlarının kan kusturmuş büyük soykırım yaşamışlardır.
Rusya'nın 1864 Çerkes soykırımı ve sürgünü gerek Uygurların gerek (Adige)Çerkesler ve Kırım Tatarları ve  KAFKAS topluluklarının hemen hepsinin bölgeden soykırım ve sürgünle yerlerinden etmiştir.  Rusya'nın Karadeniz'e inme hayali sonucu bölgede büyük dramlar yaşanmış bölge halkları yerlerinden edilmiş özellikle Ruslara karşı  300 yıl destansı mücadele veren beş milyon nüfusa sahip Çerkesler yarı nüfusları önce katledilmiş geri kalan bir buçuk milyon Çerkes 1864 yılında Osmanlı topraklarına sürgün edilmişler, sürgün sırasında üçte biri çok acı bir şekilde hayatını kaybetmişler şehit olmuşlardır.
Bu gün Çin tarafından soykırıma uğratılan Uygurlar yerlerinden yurtlarından edilmiş
Kadın erkek demeden KÖLE İŞÇİLİK gibi akıl almaz uygulamalarla Doğu Türkistan Müslüman Türk halkı yok edilmek istenmektedir.
Aynı şekilde Ruslar da Kafkas halkları ve yoğunluklu olarakta Çerkesler'e yaşatmış oldukları aç bırakmak, yiyeceklerine el koymak salgın hastalıklarla mücadele edememek gibi durumları yaşatmış oldukları dönemin Rus generalleri ve çarlık yetkililerinin açıklamalarından anlaşılmaktadır.
"Bu; gerçek ve acımasız bir savaştı. Yüzlerce Çerkes köyü ateşe verildi. Ekin ve bahçelerini imha için atlarla çiğnettik, sonuçta hepsi birer harabeye döndü." ( Rus Tarihçi Felisin)
"Dağlılar teslim olmuyor diye biz davamızdan vazgeçemezdik. Silahlarını alabilmek için yarısının kırılması gerekti. Kanlı savaşta bir çok kabile tümüyle yok edildi." (Rus Tarihçi Sulujiyen)
"Bu savaşın sona ermesinin temel koşulu, Doğu Karadeniz kıyılarının (Kafkas halklarından) tamamen temizlenmesi ve dağlıların Türkiye'ye yerleştirilmesi olmalıdır." (Rus Çarı ll. Alexsandr'ın kardeşi Mihail Romanov)
Rusya arşivlerini açmamış olmasına rağmen bizim sadece üç örnekle yetinmek zorunda olduğumuz SOYKIRIMIN kayıtlı çok sayıda  belgele ve kayıtlarına ulaşmışlar değişik vesilelerle yayınlanmıştır.

Bu güne gelecek olursak!
Soykırım Sürgün Yaşayan Uygurları ve Çerkesleri Bekleyen ASİMİLASYON Tehlikesi
Bosna Savaşı'nın ve Bosna halkının efrane lideri Aliya İzzet Begoviç "SAVAŞ DÜŞMANA YENİLİNCE DEĞİL DÜŞMANA BENZEYİNCE KAYBEDİLİR" demektedir.
Türkiye'de yaşayan UYGUR ve ÇERKESLER dini milli ve kültürel alanda birbirlerine yabancı olmamaları asimile olmaları sürecini uzatmakta ancak maalesef asimile olmalarını durduramamaktadır. Asimile olmamanın  yolu nerede ve hangi ülkede olurlarsa olsunlar öncelikle devletin ve başkalarının himmetini beklemeden bizzat DİLLERİNİ DİNLERİNİ TARİHLERİNİ KÜLTÜR VE GELENEKLERİNİ çocuklarına öğreterek çocuklarına verecekleri İSİMLERİ ile  korumaları ayrıca kültür ve geleneklerini bizzat yaşatmalarına bağlıdır. Türkiye için Çerkes Uygur Tatar ve diğerlerinin varlığı önemli ve değerli zenginliktir.

Çarpıcı bir örnek Türkiye'den işçi olarak Avrupa'ya giden ailelerin hassasiyet ve duyarlılık göstermeyenlerin üçüncü nesillerinin çoğu maalesef batı kültürü ve yaşayışı içinde kaybolup gitmişlerdir.
"Üzüm üzüme bakarak kararır" ata sözümüz insanların birbirlerinden etkilendiklerini ifade etmek için kullanılmıştır.

Çin komünist rejimi ne acıdır ki dünyanın gözü önünde  Doğu Türkistan'da MÜSLÜMAN UYGUR ÇOCUKLARI ASİMİLE etmek için son sürat çalışmaktadır.
Diaspora'da yaşayan Uygur ve Çerkesler  asimile olma tehlikesini ciddiye almamak gibi bir yaklaşımda olmamalılar. Toplumsal değişim bir anda olmayıp zaman içinde gerçekleştiği dikkate alınmalıdır.
Yok öyle oldu yok böyle oldu diyerek topu taca atmak yaşadıkları devletlerin politikalarını bahane etmenin hiçbir faydası yoktur.
Uygur her haliyle Uygur kalmalı Çerkes her haliyle Çerkes kalmalıdır. İçinde yaşadıkları topluluklara kendilerini kabul ettirebilmek için onlara benzemeye ihtiyaçları yoktur.
Kesinlikle bilinmelidir ki meşakkatli de olsa TOPLUMLARIN GELENEK GÖRENEK KÜLTÜR DİL ve DİNİ İNANÇLARINI YAŞAMA ve YAŞATMALARI uzun vadede takdire şayan bir sonuç doğuracaktır.
Ve içinde bulundukları topluluklarda daha saygın yer edineceklerdir.
Kafkas halklarının SOYKIRIM VE SÜRGÜNLERLE ne acılar yaşadıklarını unutmayalım!
Doğu Türkistan'lı UYGUR kardeşlerimizin halen SOYKIRIM VE SÜRGÜNÜ dünyanın ve İslam dünyasının gözleri önünde yaşadıklarını unutmayalım unutturmayalım.
Kardeşlerimizin acılarını paylaşıp yanlarında olduğumuzu da fiilen gösterelim.

 4-7 Haziran 2021 tarihlerinde İngilterenin başkenti Londra’daki Westminstir Church House Konferans Merkezinde Bağımsız Uygur Mahkemsinin ilk oturumu gerçekleşmiştir.
4 HAZIRAN 2021 TARİHİ, UYGUR DAVASININ KÜRESEL BOYUT KAZANMASI  İÇİN ÖNEMLI BİR DÖNÜM NOKTASI OLACAKTIR.
Mahkeme halen devam etmektedir.
Bu mahkemenin kurulmasında emeği geçenlere teşekkür ederiz, Şahitlik yapacak kardeşlerimizin bazıları Akit TV Vizyon Programında yaşadıkları akıl almaz zulüm hikayelerini dünya kamu oyuna anlatmışlardı.
Sonucun Uygurların varlık ve Bağımsızlık mücadelesi için önemli dönüm noktasıdır.
AYNI ŞEKİLDE TÜRK BAĞIMSIZ MAHKEMELERİNDE de YARGILAMA YAPILMASI SON DERECE İSABETLİ OLACAK TÜRKİYE'NİN TEZLERİNE UYGUN MÜCADELESİ FİİLİ OLARAK UYGULANMIŞ OLACAKTIR.

Vesselam