Piyasalar

Allah'ım...

Punto:
Allah'ım, Biz sabıkalı bir iklimde yemiş vermeye çalışan bir ağacın gölgesine sığınmış bekliyoruz. Hanzale yedirdiler yıllardır. Her gölgeliği îcâr ettiler. Her zulme îcâb dediler. Bu gailede garib düştük. Allah'ım, Budandıkça budanıyor dallarımız. Aşka giden yollara barikatlar kuruluyor. Serencamına kir bulaşmış, mescidine leke düşmüş bir meclisin ön safında el bağlamış, secdene varıyoruz. Ağlıyoruz lakin ağlayacak takatimiz mi kaldı. Yanıyoruz lakin yanacak bir yanımız kalmadı... Allah'ım... Siretimize iftira atan şeytandan yavrular, suretimize küfrediyor görüyorsun. Şecaatimizde fer kalmadı... Mücadele verecek fert kalmadı. Soracak, sorgulayacak mert kalmadı. Yolumuz uzun deyip cüret edecek ceht mi kaldı, kalmadı. Hilkatini behimî hülle ile örten bir rûşene dönüştük biz Allah'ım... Seni arıyor gözlerimiz Ey Resul'u Kibriya... Aramaktan bitap düştük. Haçeremiz patladı, esvata ise zaaf düştü. Her köşe başında bir göz seni bekliyor, her göze bir köşe düştü. Her yolun bitiminde bir gönül seni demliyor, her öykünün orta yerinde senden söz ediliyor. Güllere adını yazıp gül suyunda kokunu arıyoruz Ya Nebi. Mest eden her ezan, seni de çağırıyor, biz susuyoruz gür sesli müezzinler sana sesleniyor. Allah'ım... Kaçıyoruz... Hullesini rüzgar çalmış, hilesini şeytandan almış, şöhretiyle nam salmış cahilimizden kaçıyoruz. Soytarılık, post satıcılığı, kürk hokkabazı mihrakların oyunları hiç bitmiyor. Lakin bu çilekeş söylemimiz dirayetimizdendir. Bu sitemkar ifadeler gayretimizdendir. Yularından rahatsız ata küheylan demezler. Ateşten korkan suyla ateşi söndüremezler. Can içinde canla yollara düştük. Yolları biz kardeşlerimizle bölüştük. Allah'ım... El açtık, kabul et. Biçareyiz yardım et. Parça parça olduk ikilik var, vaktidir artık bir et, birlikte dirlik var... Batının şamdanları bu şehri aydınlatmaz, aydınlatamaz. Hak söyleyen erleri bu millet bir kenara atmaz, atamaz. Gülle olduk, Asım'ın elinde gaflete çarpmak için. Mancınıkta kuvve olduk garbın kalesini yerle bir eden alim gibi. Barbaros olduk, Akif'in deryasında hüküm sürdük. Şan olduk, şühedayı aştık. Allah'ım... Nedendir bilinmez şuur verdin, azar azar silindi. Hikmet verdin, yok yere üç kuruşa satıldı, satılıktır bilindi. Gönüllere mülk verdin, emanetti. Sahipleri kör çıktı. Hamiyet unutuldu. Mahiyet kurudu, kim bilir belki de kurutuldu. Şikayet etmiyoruz sana Allah'ım. Sitemkar dilimiz de dönmüyor, o da artık yoruldu. Allah'ım... Mahşeri unuttuk, kıyameti hiç sorma. Aşk yolunda meşk i unuttuk, tefekkürü zikri hiç sorma. Sıratı unuttuk, yanacak elbet bu kör cemiyet, cehennemi hiç sorma. Şarkın şırasını zehir ettiler, batının ziftini şerbet... Medeniyetimize ait ve dair ne varsa inkar ettirip, batıya bizi hizmetkar ettiler. Hilyemizi üç kuruşa yok pahaya satıp, kendi hanumanımıza halâyık ettiler. Allah'ım... Dua dua, sayfa sayfa açılan avuçlarımız söylesin şimdi. Zakirlerin kervanına karışsın sözcük sözcük cümlemiz. Halil olalım, halita değil... Vafi olalım, vâhî değil. Dâî olalım dalle değil. Kâffe olalım pâre değil. Güzâftan kaçıp hikmetmedara varalım. Varalım da anlayalım şühedayı. İzlek izlek yollar bulalım. İzbe yerde değil orta yolda olalım, varacaksak menzile öyle varalım Allah'ım. Amin... (Yazı 30 Nisan 2019 tarihinde Bursa Hayat Gazetesinde yayınlanmıştır)