Piyasalar

Milli Vicdan Üyesi Hakkı Öznur Ülkücü Şehit Mustafa Pehlivanoğlu'nu Anma Etkinliğinde Konuştu

  • 936
Punto:
8 Ekim 1980 günü idam edilen, Ülkücü şehit Mustafa Pehlivanoğlu, şehadetinin 40. yıl dönümünde Ulucanlar Cezaevi’nde ve Ankara Karşıyaka Mezarlığı’ndaki kabri başında, dualarla anıldı. Düzenlenen anma programına, merhum Muhsin Yazıcıoğlu’nun yol ve dava arkadaşlarından, Ülkücü hareketin kanaat önderlerinden, Ülkücü fikir ve siyaset adamı ve Milli Vicdan Oluşumu Üyelerimizden Hakkı Öznur, Sendika ve Vakıf Başkanları, Ülkücüler, ülkücü gençler katıldı. Anma programında önce Kur'an-ı Kerim okundu, ardından dualar edildi, Daha sonra şehit Mustafa Pehlivanoğlu ile ilgili konuşmalar yapıldı. Ülkücü Hareketin tarihini yazan, araştırmacı-yazar Hakkı Öznur şu önemli, kayda değer konuşmayı yaptı. DİKTATÖR EVREN, PEHLİVANOĞLU’NUN SUÇSUZ OLDUĞUNU BİLMESİNE RAĞMEN İDAM KARARINI ONAYLAMIŞTIR 12 Eylül 1980 öncesiydi. Zor ve fırtınalı yıllardı. Ölüm kol geziyor, kızıl namlular kan kusuyordu. Her gün şehitler verdiğimiz o zor ve fırtınalı yıllarda, kavga günlerinde Mustafa Pehlivanoğlu yiğitliğiyle, mertliğiyle, delikanlılığıyla ülküdaşlarının gönlünde taht kurmuştu. Bir dava adamı olan Pehlivanoğlu tavizsiz Türk milliyetçisiydi. Davasına, milletine, vatanına, bayrağına, ülküsüne sevdalı, yiğit bir ülküdaşımızdı. 22 yaşındayken Ankara Merkez Kapalı Ceza ve Tutukevi'nde idam hükmü infaz edilen can gardaşımız, yiğidimiz Mustafa Pehlivanoğlu, idam edilen ilk ülküdaşımızdı. Düzmece mahkemenin idam kararının ardından, Mustafa Pehlivanoğlu'nun yargılandığı olayla alakasının olmadığı tespit edilmişti. Zaten bu gerçeği, Marksist -Leninist zihniyetli işkenceci solcu POL-DER’li polisler ve onlarla aynı zihniyete sahip, sözde hakim ve savcılarda biliyordu. Davayı takip eden hukukçularımız, ailesi idamı durdurmak için bir çok girişimlerde bulundu.Diktatör Kenan Evren girişimlerden rahatsız olmuştur. Zalim, despot, katil diktatör Kenan Evren, "Bana da öyle bilgi geldi. Ama artık çok geç infazdan dönemeyiz." diyerek idamın hemen yapılmasını istiyordu. Cunta rejimi idamlarla, işkencelerle, tutuklamalarla topluma gözdağı vermeye çalışıyordu. İDAM KARARINI VEREN HAKİM KAYACAN BİLE “BEŞLİ KONSEY İSTEDİ İDAM EDİLDİLER” İTİRAFINDA BULUNMUŞTUR İdam kararını veren Sıkıyönetim Mahkemesi Hâkimi, Ülkücü düşmanı Ali Fahir Kayacan, yıllar sonra bir gazeteye verdiği demeçte, Mustafa Pehlivanoğlu'nun asılan solcu Necdet Adalı'ya denge olsun diye idam edildiğini ifade etmiştir. 12 Eylül döneminde 40 kadar idam kararı veren eski Sıkıyönetim Mahkemesi Hâkimi Ali Fahir Kayacan, idam kararları verdiği için “pişman değilim” diyecek kadar vicdansız ve sadist ruhludur. İdam kararını veren, idam cezalarının uygulanmaya başladığı ilk gece iki infaza katılan, Sıkıyönetim Mahkemesi Hâkimi Ali Fahir Kayacan, Mustafa Pehlivanoğlu idam edilirken, Ulucanlar Cezaevi avlusunda, Pehlivanoğlu’nun yüzüne hükmüokuyan kişidir. HÜCREDE, C-5 DE, DARAĞACINDA İŞKENCECİLERE VE ZALİMLERE BOYUN EĞMEDİLER İdamamahkum edilen ülküdaşlarımız, Mamak Cezaevi’nde gerek darbe öncesi gerek darbe sonrası işkence merkezinde günlerce işkenceye maruz kalmışlardır.Zalim, yezid ruhlu Raci Tetik denen alçak, Mustafa Pehlivanoğlu gibi idamcezası alan, müebbet hapse mahkum edilen ülküdaşlarımıza, zulüm ediyordu. Arkadaşlarımız direnince kuduruyorlardı. Acımasızcadövüyorlardı, saldırıyorlardı, yetmiyor, tabutluklara atıyorlardı. ülküdaşlarımız eğilmediler,bükülmediler, teslim olmadılar. Mustafa Pehlivanoğlu, idama giderken bile başı dikti. Ölümü, vuslat olarak görüyordu. İnanmış, iman etmiş ve Hüseyni ruha sahip bir alperendi.İdam edilmeden önce namazını kılmış, duasını etmiş ve sehpayabaşı dimdik şekilde çıkmıştır. Endişe yok! Korku yok! Darağacında bile zalimlere meydan okuyordu. Aziz ülküdaşımız, gardaşımızMustafa, “sevmedim ülküden başkasını” diyordu. Ülküsüne, davasına, milletine, vatanına, bayrağına sevdalıydı. “Davamızın adı Nizam-ı Alem i’lay-ı kelimetullah davası” derdi. Bu kutlu yolda, bu mübarek yolda şehit düştü.Tarih boyunca nice yiğit dava önderleri, dava mensupları, i'lay-ı kelimetullah uğruna canlarını feda etti.Mustafa Pehlivanoğlu şehit düştükten sonra Mamak Cezaevi’ndeki ülkücüler, hücrelerde ve koğuşlarda Kur’an okudular. Aziz ruhuna Yasinler, Fatihalar gönderildi. İDAMA GİDEN ÜLKÜCÜLERE HER TÜRLÜ ZULMÜ YAPTILAR 12 Eylül 1980 tarihinde de darbe yapıp, yönetime el koyanlar tarafından; hareketin lideri Başbuğumuz Alparslan Türkeş, MHP ve Ülkücü kuruluşların yöneticileri dâhil 50 binden fazla ülküdaşımız, gözaltına alınmıştır. Binlercesi, uydurulan senaryo, tertip, düzmece belge ve yalancı şahitlerle haksız yere suçlanarak, tutuklanmıştır. 12 Eylül askeri müdahalesiyle, MHP ve ülkücü kuruluşların lider kadroları başta olmak üzere on binlerce ülkücü tutuklanmıştır. C-5, Harbiye, Hasdal gibi askeriyeye ve emniyete ait olan viranelerde işkencelerden geçirilmişlerdi. Türkiye’nin dört bir yanından Ankara Mamak Askeri Cezaevi’ne, C-5 adlı özel işkence merkezine getirilen Ülkücülere, Başbuğ Türkeş ve Muhsin Başkan başta olmak üzere Ülkücü hareketin önde gelen isimlerinin aleyhine ifade vermeleri için büyük baskı ve işkenceler yaptılar. Özellikle idam cezası alan ülkücülere yönelik cezaevi yönetiminin insanlık dışı zalim uygulamaları vardı. İdam edilen Mustafa Pehlivanoğlu, Fikri Arıkan, Ali Bülent Orkan gibi ülküdaşlarımızı hücrelerinden çıkartıp tekrar işkenceli sorgulara almışlar ve “Türkeş’i ve Yazıcıoğlu’nu suçlayın, idamınızı engelleriz” gibi alçakça tekliflerde bulunmuşlardır. Ankara Mamak’taki 4. Kolordu Komutanlığı 28. Mekanize Piyade Tümeni içerisinde bulunan C-5 adlı işkence merkezinde yüzlerce ülkücü işkence gördü. Milletin adamı, şehit liderimiz Muhsin Yazıcıoğlu da C-5 adlı özel işkence merkezinde 1 ay işkencelerden geçirildi. Hukukla, adaletle hakimlikle ,savcılıkla ilgisi alakası olmayan Ülkücü hareket düşmanı bazı askeri savcı ve hakimler, işkenceli sorgulara bizzat eşlik ediyordu. Asker ve polis karışımı özel işkence ekibi,C- 5 adlı işkence merkezinde Ülkücülere işkence ediyordu., Ülkücülere, idam edileceklerini bildikleri halde bu kirli oyunu oynayan, Hava Hakim Albay Nurettin Soyer’in içinde bulunduğu çetede, cezaevi komutanı Raci Tetik de vardı. İdama gidenleri hücrelerinden çıkartıp dövdüler, insanlık dışı eziyetlerde bulundular.Zalim Raci Tetik, işkencecilerin şefiydi, Mamak’ın celladıydı, işkencecisiydi. Diktatör Kenan Evren ve çetesinin övgülerine mazhar olmuştu. Ülkücülerin işkence gördüğü diğer merkezlerden biri İstanbul Harbiye'deydi. Adana Bölgesi'nin işkence merkezi Polis Okulu'ydu. Kayseri'de Zincidere adı verilen bir işkence merkezi vardı. Malatya, Bursa, Eskişehir, Sivas, Erzurum, Konya vb. yerlerdeEmniyet Müdürlüğü'nün içindeki özel işkence merkezleri vardı.Ülkücüler, Türkiye’nin dört bir yanındaki işkence merkezlerinde işkenceler gördü. Türkiye’nin dört bir yanında, işkencehanelerde Ülkücüler şehit edildi. Dava arkadaşlarımızı şehit ettiler, intihar süsü verdiler. 12 Eylül savcıları ve 12 Eylül mahkemeleri, işkencecileri aklayarak ve onlara hiçbir şey yapmayarak ödüllendirmişler ve açıkça insanlık dışı işkenceleri teşvik etmişlerdir. Ülküdaşlarımız inandıkları hak davadan, hak yoldan taviz vermediler. Davalarına, ülkülerine bağlı kaldılar. Kendilerine baskı, şiddet uygulayan zalimlere karşıdirenişi seçtiler. Şehadeti seçtiler. Direndiler, teslim olmadılar. Zalimlere, zulmedenlere, işkencecilere boyun eğmediler. Ser verdiler, sır vermediler. ESAS VATAN HAİNLERİ CIA’NIN “BİZİM ÇOCUKLAR” DEDİĞİ AMERİKANCI GENERALLER ,BEŞLİ ÇETE’DİR ABD uşağı Kenan Evren, 3 Ekim 1984'te Muş'ta yaptığı konuşmada "Hainleri asmayıp da besleyecek miyiz?" diyordu ve bu sözü uzun yıllar belleklerde yer ediyordu. ABD/NATO uşağı, vatan haini Kenan Evren; vatanına, milletine, devletine ,bayrağına, davasına, ülküsüne sevdalı, ölümüne bağlı, bu ülkenin, bu toprakların kahraman evlatlarına hain yaftasını vurmaya çalışıyordu. Bunlar paşa değil, eli kanlı maşalardır. Aziz Türk milleti, kimin vatan haini, kimin vatansever olduğunu çok iyi biliyor. Esas vatan hainleri, ABD’ye, NATO’ya bağlı, emperyalizmin yerli iş birlikçileri, maşaları olan Evren ve onun gibi ABD uşaklarıdır. Esas vatan hainleri, CIA nın “Bizim Çocuklar” dediği darbeci Amerikancı generallerdir. Esas vatan hainleri Gladyo ile işbirliği yapıp, 12 Eylül darbesini gerçekleştiren ABD ve NATO’ya bağlı beşli çetedir. Milletin adamı olan Ülkücüler, Türkiye’nin birliği ve beraberliği vatanın ve milletin bölünmez bütünlüğü için canlarını verirken 12 Eylül’ü yapan beşli çete Amerikan emperyalizminin köpekliğini yapmıştır, Emperyalizme hizmet eden uşaklık yapan Kenan Evren beşli çete ve işbirlikçileri vatana değil ; ABD ve NATO ya hizmet etmişlerdir. Türkiye’nin çıkarlarını değil, ABD emperyalizminin çıkarlarını savunmuştur.” Alparslan Türkeş Vakfı’nın yöneticilerinden, Araştırmacı yazar Metin Turhandabir konuşma yapmıştır. Turhan, konuşmasını Pehlivanoğlu’nun şu sözü ile bitirmiştir: Şunu hiçbir zamanunutmasınlar ki, Mustafa'lar ölür, , milliyetçilik fikri ve mücadelesi ölmez. Zafer, her zaman Allah'a inananlarındır.